kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
7 Ocak 2009, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
AYŞE ÖZYILMAZEL

Bazen aniden bir şarkı çıkar karşına

Grip bana alıştı ben gribe alışamadım. "Çek git kardeşim" diyorum, ilaçlanıyorum, yatağa girip beni terk etmesini bekliyorum, onu bunu yapıyorum olmuyor. Gidermiş gibi yapıp, geri geliyor namussuz. Kafaya tencere yemiş Tom gibiyim... (Tom&Jerry'nin kedi Tom'u; hani çizgi film) Gözümü açınca oda dönüyor. Hele sabahları insan çok fena uyanıyor. Ağzın ilaçlardan ekşimiş, başın ağırlaşmış, yüzün şişmiş, kolun kalkmaz oluyor.

HAZIRLIKSIZ YAKALAR
"Yok, ben nelere yenilmedim bu gribe yenilir miyim" çekip, kendini sokağa atarsan da bana olan oluyor. Bedenin sana "Dinlen" diyor, dinlenmezsen 'beterin beteri var' nedir görüyorsun. Afiyet şeker olsun. İşte öyle bir sabah biricik okur! İşte bu sabah o sessiz sabah; teknoloji sağ olsun, yattığım yerden cep telefonuma düşen e-mail'leri okuyorum. "Erkek ne yapmayacak" yazıma bir sürü e-mail gelmiş. Hatta erkeklerden de gelmiş. Erkek okurlar da üşenmemiş 'kadın ne yapmamalı' diye çiziktirmiş. Çok eğleniyorum... Bari müzik açayım. iPod'um hoparlöre bağlı, basıyorum çalsın 1500 şarkıdan birini... Olmayacak şey oluyor. Ah şu hayat beni neden yoruyor? 1500 şarkıdan iPod bula bula 'onunla' şarkımızı buluyor. Acı acı kemanlar giriyor önce... Hiç istemeden gidiveriyorum zamanda geriye. İşte şarkıların bize ettiği sayın seyirciler. Öyle aniden, hazırlıksız yakalar adamı bu şarkılar.

ANILARI TOKATLAR
Sen onu gömersin, bir de kırkını çıkartıp helvasını yersin, belki yeniden başkasıyla başlar devam edersin, o şarkılar bir kenarda sinsi sinsi haline güler. En ummadık anda 'ce-eee' yapıp, baş yarar. Kalbini oyar, anılarını, acılarını çeker en derinlerinden yüzüne tokatlar. Şimdi sırası mıydı canım. Hastalık affı da mı çıkmıyor bana? Olmuyor işte, şarkı akıyor, geçemiyorum, geçme düğmesini bile bulamıyorum, sözler akıyor, onunla hayatım film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden. Bu şarkıyı çalar beni beklerdi. İşlerimi bitirip ona gitmemi. Çok özlerdi, çok özlerdim. Etimiz acırdı ayrıyken... Sizin hiç özlemden etiniz acıdı mı? Sanki dört bir yanınızda sigara söndürülüyormuş gibi hissettiniz mi? Tek çareniz odur o anda. Onu görüp, ona sarılmak. Yoksa geçmeeeez, ah o ne acayip şeydir ki, dinmek bilmez.

HANDE BENİ DÖVSÜN Kİ
Böyle bir aşktı bizimkisi... Gerçekten aşktı. Hani o aşkımsı hallerden değildi. Yani öyle olması gerekirdi. Ama eğer öyleyse bizim şimdi böyle olmamamız gerekmez miydi? Bilemiyorum. Dedim ya o şarkı numarasını yapmasaydı çoktan iyisiyle, kötüsüyle kaldırmıştım rafa. Niyetim yoktu tekrar sayfaları karıştırmaya. Okuyacağımı okudum, anladım belledim... Ben salak mıyım? Ama oluyor işte, herhalde bazen hatırlamanı istiyor hayat... Unutmamanı, unutmadığını fark etmeni... Aaa! Bombaya gelin; yalanım varsa Hande Ataizi beni şemsiyeyle dövsün ki; şimdi tam bu satırları yazarken iPod Mustafa Ceceli'den 'Unutamam'ı çalıyor. Yuh! Beklenmeyen yağış nedeniyle yazarınız yazısına son veriyor. Ah bu şarkıların gözü kör olsun canım...