kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
4 Ocak 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Pazar SABAH  
ÖNCEL ÖZİÇER

La Fontaine'den!

Breh breh! Dile kolay tam 10 yıl olmuş bir köşecik sahibi olalı... Bu kadar huysuz bir kadın olmama rağmen hafızayı şöyle bir yokluyorum da öyle meslektaşlarıma pek dilimi uzatmamışım. Kıyak geçmişim herhalde... Ya da belki, "Ayıp olmasın, yanlış anlaşılır," falan demişimdir. Bazen tutar öyle hisli hayvanlığım... Ama çenemi tutamayacağım anlar da olabiliyormuş demek ki... Geçen günlerde Ayşe Arman köşesinde, küçük hikâyeler uydurmaya bayıldığından söz etmiş ve bir örnek vermişti: Tanıştığı insanlara "Benim ayak bilmem kaçıncı parmağım yok biliyor musun?" deyip, hikâyeyi uzattıkça uzatıyormuş. Sonra da "Yok şaka şaka! Kandırdııım kandırdıım!" diyormuş. Karışılmaz tabii herkesin eğlence anlayışı farklı olabilir. Fakat Arman'ın bunu böyle örnekli mörnekli açıklamasına gerek yoktu ki... Köşesini takip edenler hikâye uydurma, masal kahramanları yaratma, kâğıt üzerinde bir hayat kurgulamada ne kadar başarılı olduğunu çok iyi biliyorlar. Bu kadar çok okunması da başarısının kanıtı zaten. Fakat işte insanın kendi kendine uydurup anlattıklarına bir süre sonra kendisinin de inanması var ki... Tahminim, o pek fena bi'şeydir. Yüksekten uçarken, ayarı fazla da kaçırmamak gerekir.