kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
4 Ocak 2009, Pazar
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Cumhurbaşkanlığını Erdoğan istemedi"

Giriş Saati : 04.01.2009 17:03
Güncelleme : 04.01.2009 19:32
Yeni Haber
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi iradesiyle aday olmayı istemediğini belirterek, Erdoğan'ın aday olmaması üzerine kendisinin aday olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Gül, eşi Hayrünnisa Gül ile birlikte Gazeteci Güneri Civaoğlu'nun hazırladığı Kanal D'de yayınlanan Şeffaf Oda programına konuk oldu. Daha çok Gül ailesinin özel yaşamının konu alındığı programda Gül, siyasetle ilgili değerlendirmelerde de bulundu.

Civaoğlu'nun Erdoğan'ın daha sonra milletvekili seçilerek meclise geldiğini ve Gül'ün de hemen Başbakanlığı Erdoğan'a devrettiğini anımsatarak, "Aranızda daha evvel bir sözleşme falan var mıydı?" sorusuna, "Yoktu, asla böyle bir şey söz konusu değil" diye yanıtladı. Gül, birçok spekülasyon yapıldığını belirterek, Türkiye'nin istikrarı açısından Başbakanlığı Erdoğan'a devrettiğini söyledi.

"Cumhurbaşkanlığına da mı birlikte karar verdiniz?" sorusuna da Gül, "Tabii, muhakkak ki." yanıtını verdi. Gül, partinin Cumhurbaşkanlığı konusunda Erdoğan'a yetki verdiğini anımsatarak, "Ama kendisi, kendi iradesiyle arzu etmedi" dedi.

Civaoğlu'nun Irak'ın kuzeyindeki Kürdistan Özer Bölgesine gidip gitmeyeceğini sorması üzerine Gül, "Daha Bağdat'a gitmedim" dedi. Gül, "Gidecek misiniz?" sorusuna da "Henüz yapılmış bir plan yok" diye yanıtladı.

"KÜRTÇE YAYINI DOĞRU BULUYORUM"

TRT'nin Kürtçe yayına başlamasıyla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Gül, "Yapılan şey aslında Türkiye'nin demokratik standartlarını topyekün yukarı çıkartmaktır. Bu çerçevede birçok problemli konular da cevabını buluyor. TRT'nin böyle bir yayın faaliyetine girmesi aslında bu konuları istismar edenlerin elinden istismar edeceği konuyu almaktır. Ben faydalı olduğu kanaatindeyim. Bu aynı zamanda bütün nüfusumuzu, Kürt vatandaşlarımızın devletine olan bağlılığını aidiyet duygusunu daha çok pekiştirmiş olacaktır. O açıdan ben doğru buluyorum" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Gül, İsrail'in Gazze'ye yönelik sürdürdüğü operasyonları da değerlendirerek, Hamas'ın İsrail'e fırlattığı füzelerin aslında çok ilkel füzeler olduğunu söyledi. "Füze deyince insanın aklına füze geliyor. Bunların attığı şeyler bin yılın başında bir tane adam öldürüyor belki. Ama tabi halkı tedirgin de ediyor. Bunlar çok gereksiz lüzumsuz olan şeyler" diyen Gül, şöyle konuştu:

"Onlara da söyledim. Ama İsrail'in yaptığı bu büyük bir acımasızlıktır. Göz göre göre bütün ağır silahlarıyla saldırması, asker polis neyse ne olursa olsun insan öldürmesi çok acı. İşin üzücü yanı bu olayların olacağı da çok açık belliydi ama yeteri kadar tüm dünya ilgi gösterip bu işin tedbirini alma konusunda." Gül, konuyla ilgili olarak İsrail Cumhurbaşkanı Shimon Peres ile de konuştuğunu belirterek, kendisine İsrail'in yaptığının büyük bir sorumsuzluk olduğunu söylediğini aktardı.

ABD'nin yeni seçilen Başkanı Obama ile görüşüp görüşmeyeceği sorusu üzerine Gül, Obama ile Nisan ayında yapılacak NATO zirvesinde bir araya geleceğini belirtti. Gül, Obama ile daha önce telefonda görüştüğünü belirterek, "Güzel bir telefon konuşmasıydı. Belli ki yakın çalışma arkadaşları Türkiye'yle ilgili kendisini çok geniş detaylı bir şekilde bilgilendirmişler" dedi.

REKTÖR ATAMALARI



Civaoğlu'nun İstanbul Üniversitesi'ndeki rektör atamasıyla ilgili sorduğu soru üzerine Gül şöyle konuştu:

"Üniversitelerin Türkiye'de yeni bir döneme girmelerini arzu ediyorum. O dönem, Türkiye'nin gelişmesi, kalkınması, araştırma geliştirme, bilişim, teknoloji tüm bu konularda büyük bir atılım yapması, lokomotiflik görevi yapması. Bunu yapıyordur muhakkak ki ama bunu çok daha fazla yapmasını ve lüzumsuz günlük konjonktürel siyasetin dışına çıkmaları lazımdır. Bundan asla şunu söylemiyorum; ülke meseleleri, Türkiye meseleleri bunlarla uğraşmasınlar değil. Üniversiteler bunlarla uğraşacaktır, fikirlerini söyleyecek, tavsiyelerini yapacaktır. Siyasete de girmeleri serbesttir üniversite hocalarının. Bunların hepsini destekliyorum ama günlük kavganın içinde olmalarını çok doğru bulmuyorum. Türkiye'ye bunun zararı var. Onun için ben üniversitelerde köklü bir reformun yapılmasını çok arzu ediyorum. Ve ümit ederim bununla ilgili anayasa değişiklikleri yapılır. Bu çerçevede rektör seçimleri de farklı bir şekilde yapılmalı. Cumhurbaşkanının görevi olmamalı bu iş. Onun için cesur bir şekilde bu görevlerimi bırakabilirim dedim. Burada tekrar ediyorum. Son mevcut sisteme göre cumhurbaşkanın mutlak bir yetkisi var. Rektör seçimleri, üniversitelerdeki seçimler nasıl olursa olsun cumhurbaşkanlarının mutlak takdirlerine bırakılmış bir konu. Daha önceki durumlarda da, seçimlerde de böyle olmuş. Öyle olmuş ki üniversitede bir iki oy almış bir kişi bil veya En son sıraya gelmiş bir kişi bile cumhurbaşkanları tarafından rektör olarak atanmış. Ben bu sistemin doğru olduğuna pek inanmıyorum. Bu çerçeve içerisinde mevcut sistem devam ettiği için de benim önüme gelen isimlere baktığımda hangisi üniversite için daha faydalı olur, hangisi üniversiteyi daha güçlü hale getirir ona bakıyorum açıkçası ve bu şekilde tayinler yapıyorum. İstanbul Üniversitesiyle ilgili de kararımı verirken sadece bu noktadan hareket ettim."

Civaoğlu'nun atanan rektörün Başbakan Erdoğan'ın ailesinin doktoru olduğu eleştirilerini anımsatması üzerine Gül, "Bunlar günlük politika meselesi. Kendisi çocuk doktoru, başbakanın çocukları yetişmiş evlenmiş insanlar" dedi.

(ANKA)