Geçtiğimiz günlerde üniversite gençliğimiz ile bir panelde Spor Şurası'nı, sporun problemlerini ve çözüm önerilerini tartıştık. 4.5 yıl sporumuzu yöneten eski bakan Fikret Ünlü ve gazeteci Serhat Ulueren konuklarımızdı. Sayın Ayhan Bermek de angajmanına rağmen toplantıya yetişemeyip bize ve gençlere borçlandı.
Ünlü'nün 4.5 yıllık spor hizmeti en uzun süreydi. Şu ana kadar bu süreye sadece Sayın Mehmet Ali Şahin ulaşsa da, kendisinin başbakan yardımcılığı yanında spordan sorumlu bakanlığı hep "
kerhen" algılandı. Bir spor eğitimcisi de olan Fikret Ünlü'nün tespitleri çok önemliydi. Kendisi Türk Sporunun gelişimi için ısrarla "üst kurul" çağrısında bulunurken diğer tespitleri şöyleydi:
"Sporumuzun ciddi bir yönetim sorunu vardır. Sporumuzun kalkınması için başbakanları, hatta cumhurbaşkanlarının ilgilenmesi gerekir. Spora yönlendirme, gençlik kampları, atletizmi teşvik,
"100 Gönüllü 100 Tesis" projelerinin ertelenmesinin, Devlet Spor Müzesi ve Bilgi Bankası'nın işletilmeyişinin açıklaması yoktur."
Sayın Ünlü'nün tespit ve engin tecrübelerine saygı duyuyorum. Ancak önerdiği üst kurul konusunda kaygılarım var. Bu endişem, sporu "Siyasi etkiden koruyalım!" derken, "10-12 kişilik bir aristokrat gruba teslim etmek" yönündedir.
BESYO'LULARIN ÖNÜ AÇILMALI! Bence, Türk sporunun tuş olma nedenlerinden biri de "çok bilen ama hiç müdahil olmayan, risk alamayan" ama her devirde ucundan, kıyısından kurullara giren bu aristokrat takımdır. Çare, spor teşkilatını modern çağa uygun yeniden yapılandırmaktan geçer. Nasıl? Elbette; meslek erbapları ile; yani üniversitelerin BESYO mezunları ile..
Yayın tarihi: 1 Ocak 2009, Perşembe
Web adresi: http://www.sabah.com.tr/2009/01/01//haber,C8C948B257CB4AF0A9C562C74E3A57A2.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.