kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
1 Ocak 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ENGİN ARDIÇ

Mayışık

Aykırı ve ters adamım ya, "en pis yanı nedir" diye çok düşündüm... Bugünün, çok özel 1 Ocak gününün... Herkes sevinirken ben hüzünleneceğim ya durduk yerde...
Gene erkenden gece oluvermesi mi? Çünkü yeni bir yıl girmiştir ya, insana gündüzler de pat diye uzayıvereceklermiş gibi gelir...
Oysa şubat başından önce hissedilmez o uzama... Üstelik de kar kış daha yeni başlamaktadır! Yeni yıl girdi diye bahar gelecek değildir dünden bugüne.
Yoksa dün geceden "kalık" yemeklerle idare etme zorunluluğu mu?
Kimse ne temizlik yapar bugün, ne de yemek...
Ve de üç gün boyunca yenir o kalık yemekler, dökülmez, günahtır. Üstelik masraf edilmiştir.
İki çatal çerkes tavuğu, üç tek biber dolması, dört dilim pastırma, çatalın yağı bulaşmış beyaz peynir, tabak dibinde barbunya fasulyası, zeytinyağı ve limon suyunda yatmaktan pörsümüş yeşil salata, çok lazımmış gibi de fındık fıstık artığı... Araya boş kabuklar da karışmış... 1 Ocak yemekleri.
Ya da "akşamdan kalmalık" duygusu mu? Bu kez yemekler değil, senin mide...
Kazan gibi kafa, battaniyeye ve koltuğa bakan gözler, kulaklarda uğultu... Gizliden gizliye bir pişmanlık duygusu...
Talcid ve Kompensan çok tüketilir bugün. Mideler ekşidir.
Eczaneler de kapalıdır, önceden alacaksın tedbirini.
Gazete de okunmaz o kafayla. Şöyle üstünkörü bir bakılır, geçilir. Yazı mazı da okunmaz. Kendini bilen yazar, yazısını kısa keser bugün.
Üstelik maç falan da yoktur, en pis dönemdir futbol hastaları için.
Tövbe, milli piyangoda kazanan numaralara öyle bir bakılır ki!..
"Tüh, gene tutturamadık" duygusunu kimbilir kaç yüzüncü kere yeniden yaşamak üzere.
Velhasıl, dünden bugüne, geçen yıldan bu yıla değişen bir şey yoktur ve olmayacaktır.
İyilikler ve kötülükler daha sonra, "yılın ilerleyen günlerinde ve haftalarında" sökün edeceklerdir.
Fakat bir "arınma" duygusu da yaşanır, hele aşırı duyarlı zihinlerde: Sanki aralık ayı eskimiş, kirlenmiş bir aydı, ocak ayı el değmemiş, yepyeni, tertemiz gibi gelir benim gibi manyaklara...
Ama gene de güzeldir be, erkenden inen akşam, havada kar kokusu, ezan sesi. Radyoda arayıp bir fasıl bulmalı, "hüzzam" falan. Çay demlemeli.
Az bekleyin, uzaktan uzağa bozacı da çıkar geceye doğru... Ekşi booozaaa... Ne hikmetse hiç alınıp içilmez o boza, satıcısının sesi hep uzaktan duyulur...
Hadi üşenmeyin de kalkın bir çorba koyun.
Ekmek bayat ama çorba sıcak tutar kursağınızı.
Tekrar iyi seneler!