kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
31 Aralık 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Küçük yılın büyük dünyası

Bu yazı yılın son günü yayınlanacak. Böyle bir günde insanlar tepeden tırnağa telaş kesilmişken bir dizi siyasal olaydan söz açmanın anlamı yok. Çevremi dolduran sayısız dergi, gazete ve almanaktaki 2008 yılı değerlendirmelerine bakıyorum. Resimlere takılıyor gözlerim ve içimi derin bir karamsarlık kaplıyor. Aralarında bir tek sevinç veren resim yok. Hepsi savaşlar, akıtılan kan, dökülen gözyaşı, yoksulluk, acı ve kahırla ilgili. İnsanoğlunun tutumu çok daha onurlu olmalı.

Bütün bu keder dünyası bana kendi bir yılımı düşündürüyor. Beni mutlu etmeyen, aksine, ikinci yarısından sonra hayatımın en hüzünlü, kederle dolu, buhranlı yılını geçirdim. Bütün bunları bana en hayatımdaki, yakınımdaki kişiler yaşattı.
Bir yıl değerlendirmesi yapmak istemediğimi usumdan geçiriyorum.
Sonra tekrarlıyorum kendi kendime, bir daha: yıl bitti. Ansızın içim ışıyor. Ben diyorum bunca olumsuzluğa neyle karşı koydumsa onları anlatmalıyım.

Yazarlık, insanın yaşadığı dünyayı ortaya koysa da yazı aracılığıyla mühürlemesi ve kapatmasıdır. Yazarın dünyasına girmek söz konusu olmaz, yazar yargılanamayan insandır . Ama gazete yazarlığı bunun tersidir. Gazete yazarının işlevi hayatını, bilincini kendi dışına açmaktır, paylaşmaktır. Hesap vermektir. Deneyimimi ortaya koymalıyım.
İki yazı yazmayı kararlaştırıyorum, bir yılın son ve öteki yılın ilk günü çıkacak yazıları. Bugün arkamda kalan bir yılın kahrına neyle direndiğimi anlatacağım. Yarınki yazıda ise yeni yılda izleyeceğim, sonucunu merak edeceğim, bana heyecan verecek şeyleri sayacağım. İkisi de tutkularım, meraklarım ve ilgilerimle ilgili. Belki keşiflerim, yeniden keşiflerim. Bugünkü geçmiş, yarınki gelecek.

1. İş, çalışma, yazmak: Başkalarını bilmem benim için bu üçlünün ötesinde (buna ders vermeyi eklemeliyim) bir dünya ve gerçeklik yok. Ne kadar çalışabildimse o kadar mutlu oldum. Yazmak bir mani benim için biliyorum ama ne yapalım bütün deliler gibi ben de mutluyum. Dünyaya yazının içinden bakmak ve yazıya dünyanın içinden bakmak. Her yerde ve her şeyin üstüne yazmak: 'yazmak ve yaşamak'!
2. Sinema: Görsel sanatlarla birlikte ama ondan daha büyük bir güçle belirliyor içinde yaşadığımız hayatı. Her şey olabilir ama artık sinemasız bir dünya olamaz. 2008 tepeden tırnağa sinema oldu benim için. Sinema artık her şey, en tam sanat. Bir uçtan bir uca kuşatıyor insanlığı. Sayısız iyi film seyrettim. Ama pek azını sinemada gördüm. İnternetin dünyasında dolaşan filmlerdi bunlar, bizde gösterilemeyen ve onlara müteşekkir olduğum asistanım Nuri Karamollaoğlu aracılığıyla ulaştım.
3. Görsellik ve görsel sanatlar:
Hiçbir şey görselliğin yerini tutmuyor. 21. yüzyıl 20. yüzyılı da aşacak ölçülerde görselliğin ve görsel sanatların olacak. Cebimizdeki telefonlar, odamızdaki televizyonlar, reklamlar ve her şey görselliğin dünyasını kuruyor. Görsel sanatlar ise 'çağdaş sanat' la kesişiyor benim için ve geçen yıl da sayısız yenilikle yüklüydü bu alan. Bu yılın kazancı Regina Jose Galindo 'ydu.
4. Edebiyat: İçim yansa da artık toplumsal planda eskisi kadar kimsenin ilgisini çekmediğini belirtmem gereken bu zenginlikte Türkçede ne kadar az yapıttan etkilendimse İngilizcede de o kadar çok yapıt beni derinden sarstı. İçlerinden birisini seçmem zor ama gene de iki çok yeni ismi vereyim, son dönemde en çok okuduğum yıllardan birisi olan 2008'den: Ceridwen Dovey, Julia Leigh .
5. Cinsellik, erotizm, haz: Artık bunların bulunmadığı bir bardak su bile yok. Cinsellik sadece cinsellik değil artık. Beden, bellek, tarih, toplum, estetik onun sınırlarına hapsoldu. Cinselliğin en yalın, çiğ ve vahşi hali ayrı bir mesele. Keşfedilmesi bitmeyen bir kıta cinsellik.
6. Yemek, lokantalar: Bunu bir mahremiyet alanı sayıyorum. İnsanın açık saçık yiyip içtiğini yazmasının (işi o olsa bile) belli bir sınırının bulunmalı. Bu alanın hayatımdaki 'entelektüel' yerini belirtip sadece susuyorum. Ama damak hedonizmini saklamak o alanda okuduklarımı saklamayı zorunlu kılmıyor. Yılın kitabı, A Day at ElBulli idi.
Ne sayabilirim bunların dışında 'direnme odakları' olarak deyince aklıma
dergiler, seyahat ve nihayet dostlar geliyor.
O zaman anlıyorum ki bir kez daha insan gerektiğinde kendisine karşı bile direndiği kadar insandır.
Herkese iyi yıllar!