kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
30 Aralık 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Sürprizin iki sazanı

Türkiye ve Mısır Dışişleri bakanları Ankara'da "acil" toplantı yapıp İsrail'e "saldırıları acilen durdurması" için çağrı yaptı.
Sabah şerifleri...
Ben baktım, acaba iki "öfkeli" bakanın yüzlerinde biraz kızarma var mıydı diye, pek seçemedim.
Oysa her ikisi de, hükümetleri ve devletleriyle birlikte, maalesef, "İsrail'in kanlı sürprizi"nin iki önemli ayağı olmuştu.
Dün bütün dünyanın da öğrendiği gibi, "Bu saldırı için İsrail'in 6 aylık planları ve çalışması" mevcuttu.
Hadi o bir yana, 19 Aralık'ta İsrail kabinesi 5 saatlik toplantıda "kesin kararı" vermişti.
İsrail Başbakanı bundan sonra, 22 Aralık Pazartesi Ankara'ya geldi.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüştü.
"Ne dedi, ne demedi" meçhul.
İsrail'in muhtemel müstakbel başbakanı, şimdiki Dışişleri Bakanı da izleyen perşembe günü Mısır'a gitti.
Yani saldırı kararı almışlarken, saldırıya birkaç gün kala, biri Ankara'yı, biri Mısır'ı işletti!
İşletti, çünkü İsrail büyük saldırının büyük sürpriz olabilmesi için, Hamas'ı, Filistinlileri, bu durumda çocukları, kadınları, yaşlıları gafil avlayabilmesi için büyük bir kandırmaca stratejisi hazırlamıştı.
Birincisi; hiçbir haber sızdırılmadı.
İkincisi; saldırı günü olarak İsrail'in asla saldırmayacağının düşünüldüğü kutsal günü seçildi.
Üçüncüsü; uzun süredir abluka altında inleyen Gazze'ye biraz yardım girebilmesi için İsrail saldırıdan bir gün önce kapıları gevşetti.
Dördüncüsü; bir sonraki kabine toplantısında durumun görüşüleceği söylenip durdu.
Ve en esaslısı; bölgede önemli iki ülke, üst düzeyde ziyaret edilerek, böyle bir saldırının gündemde olmadığı havası verildi.
Kısacası, bomba, füze, katliam yağdırmak için İsrail; Türkiye ve Mısır'ı da kullandı.
Şimdi iki bakan çıkmış birbirine baka baka "acil şey" istiyor.
Aslında azıcık utanmaları gerekirdi.
Tabii ki öncelikle kullanıldıkları, kandırıldıkları, "sürpriz katliam"ın daha kanlı olabilmesi için sazan yerine kondukları için!
Lakin, bir de şu var: Mesela, İsrail Başbakanı buraya gelirken, koskoca Türkiye'nin sıfır istihbaratının olması, işletilmeye, uyutulmaya müsait hale getirilmesi...
Ve daha vahimi:
İsrail'in saldırı planının Ankara'da da, Kahire'de de çıtlatılmış olma ihtimali!
Bu sonuncu ihtimal, elbet en vahimi.
Çünkü, "sazanlık"tan "kana kankalık" rezilliğine sürüklüyor sizi.
Onca çocuk, onca insan can vermişken, burada bir devletin üstüne yapışmış iki ihtimal bu olur mu:
a) Kandırılmış, kullanılmış.
b) Kandırmış, kana kanka olmuş.
Mısırlıları bilemeyiz ama, burası ne de olsa bir demokrasi.
Hükümet ve devlet organları bu rezaletin cevabını vermeli!
a) mı, yoksa b) mi?
Ölü çocuklar soruyor: Hangisi Amca!