kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
30 Aralık 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MUHARREM SARIKAYA

Belediye meclis üyeliği yarışı...

Geçmiş yıllarda da bu kadar kıran kırana yarış var mıydı?
Yoksa pazarlığı perde gerisinden çok iyi yürütüldüğü için mi görmüyorduk...
Sözünü ettiğim, il genel meclisi ve belediye meclisi üyelikleri...
Meclis üyelikleri için bu dönemki kadar çekişmeli bir yarışın yaşandığına geçmişte tanıklık ettiğimizi anımsamıyorum...
Bunun en güzel göstergesi de hafta sonu bütçe görüşmeleri sırasında Meclis kulisinde karşılaştığım bir kişinin yanındaki parti yetkilisine söylediği şu sözlerde yatıyordu:
"Belediye başkanlığı falan istemiyorum; tek istediğim belediye meclis başkanlığı veya üyeliği. Bana bunu garantileyin ben de belediye başkan adayı için oylarımızı akıtayım..."
İlçe belediye başkan adayının kim olacağının kendisi için önemli olmadığını da özenle kayda geçiriyor...
Aksandan yola çıkarak sorunun bölgesel olduğunu sanmıştım.
Oysa yanılmışım; kent merkezlerinde bu savaş daha büyükmüş...

Aday adayı pankartı
Örnek mi; Ankara'nın Gölbaşı ilçesi...
Caddenin kenarındaki dev bir pankartın boyutuna bakınca, bırakın ilçe belediyesini, sanırsınız ki Ankara Büyükşehir için aday adayı...
Oysa üzerinde "meclis aday adayı" yazıyor.
İyi de bugüne kadar tanıtım derdi olmayan, belediye başkan adayının propagandasıyla yetinen belediye ve il genel meclisi üyeliği için bu yarış niye?
Hem de aday adaylığı için!
İyi de adaylığı kesinleştikten sonra ne yapacak?
Çünkü bugüne kadar çoğu seçmen dönüp de il genel veya belediye meclisi adaylarının niteliği, yeterliliği nedir diye bakmıyor.
Meclis üyelerinin arasında çevre mühendisi, kent mimarı, heykeltıraş, endüstriyel tasarım mühendisi var mı diye sorgulamıyor.
Örneğin, büyükelçiliklerin yoğun olarak bulunduğu Ankara'nın Çankaya ilçe meclisinde emekli büyükelçi var mı diye bakmıyor.
Orman alanlarının yoğun olduğu bölgedeki il genel veya belediye meclislerinde orman mühendisleri veya emekli orman memurları var mı diye liste taramıyor.
Seçmen siyasi parti tercihine göre oy pusulasına mührünü basıyor...
Durum böyle olunca da il genel ve belediye meclisi üyelerinin kendilerini tanıtma çabası göstermesi söz konusu olmuyor.
Seçildikten sonra bir anda en güçlü isimler haline geliyor.
Çünkü her belediye başkanının sıkıştığı, bir oya dahi ihtiyaç duyduğu dönemler yaşanıyor.
Hatta başkan ve belediye meclisinin çoğunluğu farklı partilerden oluşmuş ise üyelerin gücü daha da artıyor.

Güç göstergesi
Oysa böyle bir makama gelecek insanların önceden sorgulanması gerekmez mi?
Daha ilerisi bütün siyasi parti liderleri bu seçimde il genel meclisinde aldıkları oylara bakacaklarını söylüyor.
Nedeni de bu seçimin geçmiştekilerden çok daha farklı olmasından...
Geçmişteki yerel seçimler genel seçimin bir veya iki yıl ardından geliyordu.
Dolayısıyla genel seçimler, yerel seçim için tayin edici faktör oluyordu.
Bu kez durum farklı...
Bir aksaklık olmazsa genel seçim yerel seçimin iki yıl sonrasında yapılacak; yani bu kez yerel genelin faktörü olacak.
Yerel seçim genel seçimin iki yıl önünde yapılacak.
Siyasi partiler de bunu gördüğü için bu seçimi kendileri açısından genel seçimin provası olarak görüyor.
Durum böyle olunca şu sorunun yanıtının da bulunması gerekiyor:
"Madem il genel meclisinden çıkacak oylar sizin için bu kadar önemli, bu makamları rant kapısı olmaktan çıkarmak için ne yapıyorsunuz?"