kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
29 Aralık 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
OKUR TEMSİLCİSİ
Okur Temsilcisi

2009 için dilekler

Yeni yıla endişelerle girilirken, gazeteler okur kaybetmemek için yeni bir 'güven arayışına' yönelmek zorunda. SABAH okurlarının 2008'de gelen mesajlarından çıkarılacak çok ders var.
Bir yıl daha devrilmek üzere. Türkiye'deki pek çok sektör gibi medyada da çalkantılı haftalar, aylar geçti. 2009'da beklenen "ekonomik kriz dalgaları" çalkantıyı artırır mı bilinmez ama gazetelerin okurları tutmak için çok daha çetin bir mücadele verecekleri kesin. Çünkü kriz dalgası ve artçılarının gelmesiyle tüketim alışkanlıkları, yatırımlar vs. etkilenecek. Mücadele okurlara gazetelerin her dönemde vazgeçilmez olduğu sloganıyla yürüyecek.
SABAH'ın okurlarıyla kurduğu köprü, tüm dünya 2009 gibi huzursuzluk ve ihtiyat vaat eden bir yıla girerken, önemli mesaj ve beklentilerin aktığı bir yer. Bütün bir yıl boyunca Okur Temsilcisi'ne ulaşan mesajlar sadece şu veya bu hatanın düzeltilmesi ile sınırlı değil. Gelenlerin içinden yükselen beklentiler, temenniler, dilekler, öneriler var. Buraya ulaşan her eleştiri, içerdiği talebin ötesinde, daha iyi, daha güvenilir, daha okunur, daha az kusurlu; ne kadar az o kadar makbul; bir gazete için kılavuz işlevi de görüyor.
Yıl boyunca bize gelen okur görüşlerini, 2009 için "yeni yıl dilekleri" olarak paylaşmak istiyorum.
"Yandaşlık": 2008 yılı boyunca gazete okurlarını en çok meşgul eden konuların başında bu geldi denebilir. Gazetenin sahip değiştirmesi ardından başlayan, ve rakiplerin de körüklemesiyle süregiden "yaftalamalar" elbette ki okurları hatırı sayılır ölçüde etkiledi. Şu unutulmamalı: Okur algılaması esastır. Okurun neyi nasıl algıladığı, tercihlerinde belirleyici rol oynar. Dolayısıyla algılamanın nasıl pozitife çevrileceği en öncelikli mesele olarak ortaya çıkar. Okur Temsilcisi köşesinde bu hayati derecede önemli konuya birkaç kez değinildi. Okurların tepkileri esas alınarak, bir gazetenin kazandığı güveni yitirmemesi için olmazsa olmaz mesleki ilkeler hatırlatıldı. Ülkemizde medyanın en birinci meselesi olan "editoryal bağımsızlık", altı çizilerek, bir "güven pusulası" olarak sunuldu. Her güç unsuruna eşit mesafe, farklı ses ve eleştiriye yer verme, haber öznelerine adil ve dürüst bir habercilikle yaklaşma, abartma ve saklamadan uzak durma gibi kuralların getirilerine dikkat çekildi. Yılın sonlarına doğru yaklaşıldığında "yandaşlık" tartışmasının okurların gündeminden artık düşmekte olduğu belli bir ihtiyatla söylenebilir ise de, ilkesel mücadelenin 2009'da da kararlılıkla devam etmesi gerektiği anlaşılıyor.
Ayna: Her okur bu gazetede kendi dünyasını, camiasını, yerel çevresini, yaşam tarzını ve sosyal alışkanlıklarını ve elbette ki dünya görüşüne ait duyarlılıkları yansıtan haberle yorumlar, sayfalar, bölüm ve ekler istiyor. Toplumun hangi kesiminden olursa olsun, kendisine "ait" bir şeyler buldukça gazeteye sadakat katsayısı artıyor.
Mercek: Okurları bu gazeteye bağlayan gelenek içinde, toplumun her kesiminde mevcut, farklı ama derin; ağırlıklı olarak sosyal ve ekonomik; sorunların üstüne SABAH'ın korkusuzluğuyla gidiyor olması çok önemli bir yer tutuyor. Bu gazetede her okur, kendi varlığını, ailesini, geleceğini ilgilendiren, "dert üreten" konuların mercek altında tutulmasını, böylece sesinin duyulmasını, kendisine sahip çıkılmasını, kendi adına hesap sorulmasını istiyor.
Başlık, haber, dil, fotoğraf ve anlatım: Okur, sosyal ve ekonomik sorunları deşme açısından halklı yerde durduğu sürece, başlıklarda "tavır" olmasına itiraz etmiyor. Ama konu gelip de toplumu kutuplaştıran en temel siyasi konulardaki (buna futbolu da eklemek mümkün) "tavır"a gelince, bundan pek hazzetmiyor. Haberlerde anlaşılır, denetlemeden geçmiş, hatasız bir dil, özellikle "halka seslenen ekonomi haberi dili" mükerrer bir talep. Haberlerin hakkaniyet ilkesi üzerine oturması, ortada suçlama, iddia, soruşturma veya ihtilaf varsa her tarafa söz verilmesi isteniyor. Haberde haksızlık duygusu okura hoş gelmiyor. Habere giren bilgilerin, isim ve sayıların, "en", "ilk" gibi tanımlamaların iyice denetim gördükten sonra yayınlanması be kleniyor. Fotoğrafa şikâyet az, ama polisiye haberlerde "mozaikli verecekseniz hiç vermeyin daha iyi" görüşü hayli yaygın.
Düzeltmeler: Gelen gündelik taleplere bakınca, SABAH'ta - örneğin künye sayfasında - günlük bir "düzeltmeler-açıklamalar" köşeciği açılmasının yararlı bir uygulama olacağı anlaşılıyor.
İletişim: Okurlar bir mesaj veya soru için gazeteyi aradıklarında kendileriyle nazik konuşulmasını istiyorlar. Her kabalık okuru soğutuyor, hatta gazeteyle ilişkisini sorgulamasına yol açıyor. Nezaket şart. Bunun yanı sıra, gazetede haber ve yorum yazanlarla editörleri n resimli özgeçmişleri, eposta adresi ve telefonlarının bir "SABAH takımı" listesi olarak internet sitesinde olmasının yararlı olacağını düşünen okurlar da var. Taşradan gelen okur taleplerine bakıldığında, "SABAH genel yayın yönetmeni ve bir grup köşe yazarı ayda bir, bir il merkezinde okurlarla buluşsun" önerisi dikkat çekiyor.
Ekip: Bir kitle gazetesi olarak SABAH çok geniş bir toplum kesitine erişiyor. Dolayısıyla gazetenin yazıişleri ve muhabirlerinin, seslenilen kitledeki farklı duyarlılıkları adil olarak yansıtacak şekilde, elbette liyakat esasına da dayalı olarak işe alınması yararlı olacaktır.