kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
28 Aralık 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Jülide Kural, Kadir İnanır'la birbirlerini çok sert eleştirdiklerini söylüyor.

Karşımda beni ezen değil seven bir erkek var

FİGEN YANIK
12.12.2008
Çehov'un Vişne Bahçesi oyunuyla tekrar tiyatro sahnesine dönen Jülide Kural, Kadir İnanır'la dört yıllık beraberlikleri için "Bu ilişkiyi yaşadığım için her sabah mutlu uyanıyorum. Biz çok iyi iki yoldaşız,'' diyor..
Jülide Kural'ı nasıl tanıdınız? Televizyonda yıllarca çok sevilen Süper Baba dizisindeki İpek karakteriyle mi, tiyatroda tek kişilik Frida yorumuyla mı? Nerede olursa olsun, onun hiçbir kalıba sığmayan, özgür ve cesaretli duruşunu hissetmişsinizdir. Türkiye'de insan haklarının hep bir avuç savunucusundan biri oldu. Bazen "Savaşa hayır!" yürüyüşünde gördük onu, bazen feminist platformlarda... Onu ne kadar iyi tanıdığımızı düşünsek de bir şeyler eksik kaldı aslında... Çünkü o her daim bizi şaşırtmayı başardı. En popüler olduğu anlarda kaçıp gitti. Şimdi de onca yıl özel tiyatrolarda oynadıktan sonra İstanbul Şehir Tiyatroları kadrosunda, Vişne Bahçesi gibi klasik bir oyunda karşımıza çıktı. Ve yine birçoklarını şaşırtacak ama Türk sinemasının gelmiş geçmiş en 'ağır' ve en yakışıklı starlarından Kadir İnanır'la Bütün Çocuklarım dizisinin setinde başlayan ilişkileri de dört yıldır devam ediyor. Gerisini; bunca özgürlük arayışına rağmen "Biz iyi iki yoldaşız,'' derken gözlerini parlatan beraberliğini ve tiyatro tutkusunu kendisinden dinleyelim.

- Kadir İnanır'la ilişkinizde hiçbir değişiklik olmadığını Vişne Bahçesi'nin galasına gelip sizi izlemesiyle anladık...
- Evet, dört yılı tamamladık.

- İki sanatçının birlikteliği yaratıcı da oluyor mu?
- Bir kere ikimiz de oyuncu olduğumuz için birbirimizi eleştirirken ya da yönlendirirken çok büyük bir katkısı oluyor. Biz birbirimize karşı çok sert eleştiriler yapan bir çiftiz.

- Siz de onu eleştirebiliyor musunuz? Hayret, izin veriyor mu?
- Tabii. Kadir Bey her konuda yanlış anlaşıldığı için... Belki haklı insanlar.
Herkesin eleştirisini dinlemez. Çok içten ve güvendiği biri olduğum için beni dinler. Bunun duygusal bağla bir alakası yok. Bana kendi meslektaşı olarak çok güvenir. Bir insanı çok sevebilirsiniz ama mesleki olarak o kadar güvenmezsiniz. Bizde öyle bir ayrım var. Biz birbirimizi en acımasız şekilde eleştirebiliriz. Çünkü bize yararlı olsun, olumlu şekilde dönsün diye bunu yaparız. Hatta ben biraz daha sert eleştirebilirim. Çünkü ben biraz daha mükemmeliyetçiyim ve hep olumsuzlukları görürüm, kendimle de ilgili öyleyim. Aynı meslekten olmanın bu yanı çok besleyici. Tabii ki onun çok fazla tecrübesi olduğu için bana yol gösterdiği yerler var. Benim hayatım daha farklı, daha sınır dışı... Belki böylece sınırların onu hapsettiği, belirlediği yerden zaman zaman çekip çıkartabiliyorum. Belki o da ona soluk aldıran bir yandır. Çünkü o çok farklı bir hayat yaşamak zorunda...

- Nasıl bir zorunluluk bu?
- Çok zor bir hayat gerçekten. Çünkü hep Kadir İnanır olmak zorunda o. Hep sorumluluğu var. Herkes onu seviyor. Hep zorunda zorunda... Ben de hayatımı hep bu zorunlu olmamak üzerine kurup, özgürlük yolunu seçmiş biriyim. Zaman zaman da onun yüklerini azaltıyorumdur. Çünkü o da bana bakıyor ve ben onun için saygı duyduğu bir oyuncuyum, böyle de olabileceğini görüyor. Çünkü insanın, özellikle de onun gibi biri için çok güvendiği birinin yanında olması çok önemli bir şey. Ben onun için o dostluk tanımını çok önemsiyorum aramızda... Çünkü onun durduğu yer çok zor bir yer. Çok tepede bir yer, ışıklar onun üstünde, hareket edemiyor insan...

- Bu durum sizi yormuyor mu?
- İlk başta çok yoruluyordum. Şaşkındım.. "Böyle bir şeyi kabul edebileceğimi düşünmüyorum," diyordum. Fakat biraz o değişti, biraz o bana doğru geldi. Ben de o çok yargıladığım starlık kavramına içeriden bakınca, oradaki gerçeği çok başka bir yerden okumaya ve onu anlamaya başladım. Anladıkça da bulunduğu yeri daha anlayışla ele almaya başladım. Bütün bunların toplamında biz çok iyi yoldaşız. Birbirimize el ele verebilen, birlikte yürüyebilen... Tabii ki içinde kavgaları da tartışmaları da olan... Politik tartışmalarımız da çok olur. Bunlar olmazsa da zaten ben çok fazla yürüyemem. Benim için o ateş hep gereklidir. Ama ben de ondan müthiş bir şefkat ve güven duygusu alıyorum. O benden tam olarak neler alır, bilmiyorum. Meslektaş birlikteliğini, bana yaslandığı anları biliyorum, başka ne düşünür bilmiyorum ama ben onun varlığından mutluluk duyuyorum. Mutluluk duyarak uyanıyorum her sabah...

- Vişne Bahçesi'yle ilgili ilk yorumu ne oldu?
- O beni ilk Frida'da izlemişti. O yüzden benden oyuncu olarak çok emindi... Daha sonra beraber de oynadık zaten... Bu kez izledikten sonra da "Çok güzel," dedi, arkadaşlarımı kutladı ve "Benim üç buçuk aydır yaşadığım acının sonucu bu iki saat mi?" dedi. (kahkahalar) Çünkü ben prova döneminde inanılmaz gergin oluyorum. Birden kalkıyorum gecenin bir yarısı, "Nasıl oynamalıyım?" diye soruyorum.

- Ortak tiyatro projeleri konuşuyor musunuz?
- Tabii o çok istiyor aslında... Tiyatro sahnesi çok caziptir çünkü... Tiyatro çok zordur, başka bir teknik... O da bana hep "Sinema çok zor," diyor. İki ayrı teknik. Belki günün birinde oynarız. Ben ona diyorum ki "Öyle bir ışığın var ki senin... Sen sadece şöyle bir geç sahneden, senden başka bir şeyden konuşmaz insanlar zaten," diyorum. O kadar müthiş bir karizması var ki... Sahnede o karizma yayılır... Sadece gelsin, baksın ve geçsin, o yeter...

KADİR BEY DÜZ BİR İNSAN DEĞİL Kİ...
- Bu ilişkinin sizi her açıdan tatmin ettiği anlaşılıyor...
- İyi gidiyor. İyi bir yoldaşlığımız var. Çok iyi meslektaşız. Yan yana duruşumuz da çok güzel bir duruş. Benim baskı altında olduğum gibi bir duygu var insanlarda, ama hiç öyle bir şey yok.

- Baskı değilse bile, siz bir feminist, Kadir İnanır tam bir Türk erkeği... Bu zıtlığın uyumu şaşırtıyor olamaz mı?
- Ben bir feministim ve her zaman da bir feminist olarak kalacağım. Her tür ezilme karşısında olan bir feminist olarak da kendimi asla ezdirmeyeceğim açık. Bu tanımı kullanmam bile saçma, çünkü karşımda beni ezen değil, bana saygı duyan ve sevgi besleyen bir insan var.

- Yoksa, bir feministle beraber olduğu için asıl zor durumda olan Kadir İnanır mı?
- (Kahkahalar...) Ama o da benim gibi biri... Düz bir insan değil ki.. O da böyle seviyor. Karşısındaki kadınla konuşmak istiyor, tartışmak istiyor. Yanında sadece bir kadın olsun istemiyor ki... Buna ihtiyacı yok, milyonlarca kadın olabilir zaten...

- Ama yıllardır değişmeyen Kadir İnanır çizgisi içinde biz onu hep öyle tanımadık mı?
- Evet, insanlar da onu öyle seviyor, onun için. Seyircisi de biraz onu düz, erkek cinsinin simgesi olarak görmeyi seviyor. Aslında çok fazla filmi ve çok farklı karakterleri var. Ama hep hatırlanan o maço karakter. Kadın seyirciler onu öyle görmeyi istiyor. Ama o bir aktör. Son Cellat filminde dayak yiyen, kambur, çirkin bir adamı da olağanüstü oynadı. Bir başka filmde devrimci oynar, bir başka filmde maçoyu oynar. Biz oyuncuyuz, her türlü karakteri oynarız. Önemli olan bir bütün olarak yaptığımız filmin ya da oyunun ne söylediğidir. Yeter ki oynanabilecek kadar zengin karakterler olsun, iyi oyuncular bunu ister.
Haberin fotoğrafları