kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
25 Aralık 2008, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Onuruyla yaşamak psikolojiyle ölmek!

Herkese nasip, kısmet olmuyor anlaşılan. Birincisi; zaten kimilerinin öyle bir "hayat önceliği" yok.
İkincisi; başta birinciler, birçokları, "onuruyla yaşamak" isteyen nice insana imkân tanımıyor.
Birinciler, bakmayın sık sık "kutsal değerler" veya "haysiyet" iddialarına; servet, kudret, hâkimiyet, tahakküm güdüleri arasında kendi insan onurlarının da üstüne basıveriyor zaten. Yahut gönüllü elleriyle teslim ediyor.
Kimileri, "serbest piyasa" da onur alıyor, onur satıyor.
Yetmiyor.
Başkalarının onurlarını da çiğneyip durmaları gerekiyor. Onurlar güç, kuvvet ve zor ile teslim, rehin, esir, köle alınıyor.
Ankara'da kolej sahibi Yücel Bey, kredi borcu birikince, zamanında ödeyemeyince, borçlu olduğu banka, finans kuruluşları borcun tamamının ödenmesi için sıkıştırınca... Başbakan'ın dediğinden anladığım üzre, "Psikolojik" olarak...
"Sevgili öğretmenlerim ve öğrencilerim. Çok borcum var ve onlarla boğuşmaktan yoruldum. Dayanacak gücüm kalmadı. Onurumla yaşadım onurumla ölüyorum" notunu bırakmış...
"Banka psikolojisi"ne, "Piyasa vicdanı"na ise iyi haberler var: Kendi canını alırken, "Kimseyi sorumlu tutmuyorum" diye yazmış. Bir de oğlu diyor ki, "Aslında kaldıramayacağımız bir borç değildi." Yani, can gitti ama belki de borç ödenecek!
İstanbul'da da bir fabrika sahibi, daha 46 yaşındaki Levent Bey de aynı... "Psikolojik" olarak...
Borcundan daha kıymetli işyerini yarı fiyatına satamayınca, arkadaşlarının dediğine göre, işçilerinin parasını bir gün bile aksatmayarak, kimseyi işten çıkartmayarak... Defnedilmiş.
Ve biliyorsunuz değil mi, nispeten "varlıklı" sanılan ama borcu da büyüyenler, tıkananlar, onuru ile defteri arasında sıkışanlar üstünde bu "mengene" daha da sertleşecek...
"Alttakiler"de ise, zaten kalbi, vicdanı, aklı, onuru dik durmaya çalışsa da, boynu nice baskı, zorluk, çaresizlik, sıkışmışlık, aşağılanma, çocuklarından utanç ile bükülenlerden birçoğunun zihni gelip gidecek.
"Psikolojik" şeyler olacak!
Bazı meslekler var ki...
Aldığı kıt maaşla, kanaat geçimde bile kanatları kırık insanlar, açıklarını çaresizce "kredi kartı" ile yamamaya kalkınca, bir kez borcu zamanında ödemedi mi, üstlerince zaten "onursuz" sayılabiliyor.
Ve "onursuz" biçimde atılmak yerine, kendi ölümüyle borçlarını tasfiye edip ailesine, çocuklarına, beş parasız bir onur bırakmayı seçiyor, düşünüyor.
"Kara liste" deki 1 milyon kredi kartı borçlusundan biri.
Sadece asgari miktarı ödeye ödeye borcu kendi hesapsızlığı kadar faizlerin kitapsızlığıyla da katlanan 9 milyon kart hamilinden biri.
Elbette "onuruyla yaşamak" sadece borç, harca dair bir şey değil.
Elbette kriz mriz yokken de, hayatın nice kudretlisi, başkalarını onursuz yaşamlara sürüklüyor.
Nice insan bazen ayakta durmak, bazen şirin olmak, bazen bir yer kapmak, bazen merdiven çıkmak için önce kendi çiğneyip üstünde tepineceklere hazır ediyor onurunu.
Ama "kriz dönemleri" bir başka. "Kriz dönemleri"; zincirleme kazalarla, gümbür gümbür çığlarla, deprem ve tsunamilerle birçok insanı hep aynı çıkmaza sürüklüyor:
Derin bir utanç duygusu.
Kendinden kurtulma arzusu. Onuru yaşatmak adına hayattan vazgeçiş.
Oysa bir Anayasa var ve "çiğnemekle" suçlansanız, büyük bela.
Daha başında diyor ki, "Kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır" Devletin temel görevi!
Onur, yaşamak, onurlu yaşamak temel hak. Devlet ve piyasa bunu temelden çiğniyorsa, zor durumlarda insanları boğmak yerine başka çareler, çözümler düşünülemiyorsa... kitapçığın adını özelleştiriverin, olsun "Ana(pi)yasa".
"Pi" de, ister "Psikoloji"nin "Pi"si olsun; ister başka bir şeyin pi'si veya... Pi'si!