kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
24 Aralık 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Ayine, iş, kişi laf, şahıs, rütbe akıl, eser!

Askeri mahkemede akçalı suçtan mahkûmiyet ve rütbe sökümüne rağmen kimi "silah arkadaşı", kimi "holding arkadaşı", kimi "medya arkadaşı" arasında (ne güzel) itibar kaybetmediği anlaşılan eski Komutan İlhami Erdil ne demiş...
Hani, Hürriyet Genelkurmay Başkanı Özkök'e eski Cumhuriyet Genelkurmay Başkanı Özkök'ün kadehlerini çekiştirmişti ya...
İşte karşı taraftan "Ben adamın lafının ve adamlığının değerine bakarım" mealindeki Mevlana alıntısı gelince, çok bilinen "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz"ı patlatmıştı hani...
Kendine mi söylüyor yani, diye düşünmüştüm ben de.
Neyse işte "askeri ve komutansal" girizgâh niyetine andım bunu.
Konumuz, "Ayinesi iştir kişinin".
Konumuz, "Lafa bakılmaz".
Konumuz , "Şahsın görünür rütbei aklı eserinde".
Konumuz, "Rütbe".
Konumuz "Akıl ve eser".
Şu anda memlekette iki önemli kesimin "hayatı için hayati" kararlar gündemde.
Zaten herkesin hayatı öyle hayati ipler üstünde de...
Misal, asgari ücret belirleniyor.
Sanmayın ki memlekette azınlıktır; üniversite mezunları da dahil, yaygındır.
Ama şimdi tutacaklar, krizi asgari ücretin tepesine geçirecekler.
Oysa, fiilen en asgari geçimin de altındadır.
Ama bugün için konumuz "askeri ücret".
Uyak olsun diye öyle dedim; "askeri" ama sadece ücret, maaş değil.
"Birleştirilmiş Komutanlar Toplantısı" yapılıyor.
Son toplantıda, "askeri hekimlerin durumunun iyileştirilmesi" konuşulmuştu; "subay, astsubay özlük hakları konuşulacak" denmişti.
Bu gündem biraz dar.
Müsaadeleriyle; binlerce asker ve emeklisiyle, subaylarla da ama özellikle astsubay ve muvazzaf ile sözleşmeli "uzmanlar"la, sivil askeri memurlarla, askeri hemşirelerle, askeri lise ve harp okullarından ay(ı)rılan ve durumlarına bakmadan ağır "para cezaları"na esir edilen öğrencilerle, henüz ayrılmamışların aileleriyle, kimi YAŞ mağduruyla, askeri darbelerde ordudan atılmış ve hakları teslim edilmemişlerle, hepsinin "insan" halleri ve halsizlikleriyle "sıcak" temasta olan bir gazeteci, "gündem daha dolu, daha yoğun olmalı" diye düşünür.
Çünkü, "Ayinesi iştir kişinin... laf... rütbe... akıl... eser"!
Bu sütunda, yukarıdaki tüm kesimlerin sorunları, kimi daha sık kimi daha az, dile getirildi.
Tek tek saymıyorum artık.
Binlerce "ordu mensubu" sadece emir komuta zincirlerinin zincirli köleleri değil; "herkesin... eşit, imtiyazsız" sayıldığını ilan eden "Cumhuriyet"te birer vatandaş; çoluk çocuğu, hayatı, geçimi, umudu, hakları olan birer insan.
Bu konular, benim için (ve kimi üniformalı çok kişi için de) "hakiki cumhuriyet(çilik)" açısından, öyle laiklikten de önceki kritik kriter haline geldi.
Ya cumhuriyetçisinizdir; adalet, eşitlik, özgürlük, hak, hakkaniyet, imtiyazsızlık, insana değer vermek, kimseyi aşağılamamak, ezmemek, haysiyetiyle oynamamak, esir ve rehin almamak gibi değerleriniz vardır, "evet, sevk ve komuta ederken dahi!" bunların ışığında davranırsınız; ya da "cumhuriyet" sizin için laftır. Bizim için de!
Çünkü; ayinesi iştir kişinin...
Şahsın görünür rütbei aklı eserinde!
Benim ısrarlarıma gelince;
Bir "Pandora kutusu" açtım.
Bir "Kral"a "çıplaksın" dedim.
"Hakikat"i fark ettim ve inatla yazdım.
O da, binlerce insanın yüzde yüz yaşadığı "Hakikat"in ancak yazıya sığan yüzde şu kadarını.
Ve içim acıdı ki, bu memleketin çok siyasetçisi de, çok gazetecisi de bu konuları ne hakikat gereği, ne insani, ne mesleki açıdan önemli, ne cumhuriyet kriteri, ne demokrasi mevzuu sayıyor. Ne insanlık kıymeti, ne haber değeri görüyor.
Eğer "tabu" idilerse...
İşte artık değiller!