kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
22 Aralık 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Arıtman ihraç edilmelidir

Sözü hiç dolaştırmadan söylemek gerekirse Canan Arıtman'ın Abdullah Gül konusunda da kendisini eleştiren gazeteciler konusunda da söyledikleri, bırakın sosyal demokrat bir partiyi, aklı başında hiçbir demokrat örgütün kabul edeceği şeyler değildir, olamaz da. Ama bu sözlerin bir sosyal demokrat parti milletvekili tarafından dile getirilmesi daha vahimdir.
Bu durum karşısında gerçek bir sosyal demokrat zihniyet içinde ne yapılması gerektiği Sedat Ergin tarafından dile getirildi. Ergin çok haklı ve yerinde olarak Arıtman'ın CHP'den ihraç edilmesini istedi. Bu talebin gerekçesini Ergin 20 Aralık 2008 tarihli Milliyet'te veriyordu ama aynı gün gazetede demeci yer alan Avrupa Sol Partisi ve Almanya Federal Parlamentosu Milletvekili Lothar Bisky de açıklamasında kendi gerekçesini veciz bir biçimde ve sosyal demokrasi açısından ortaya koyuyordu: sosyal demokrasi etnik köken sorgulamaz.

Bizim sosyal demokrasimizin şaşkınlığı
Ne yazık ki bizim böyle bir sosyal demokrasi anlayışımız yok. Bizde sosyal demokrasi ulusalcılık tartışmaları etrafında biçimleniyor. Ulusalcılığın sosyal demokrasiyle nasıl uyum sağlayacağı sorununu şu aşamada bir yana bırakalım. Çünkü Arıtman'ın yaklaşımı onu çok aşacak bir biçimde ve gerçek anlamda etnik köken sorunuyla ilişkili. Arıtman ırkçılık yapıyor. Temel önermeleri özgürlük, eşitlik, kardeşlik olan bir ideolojide yani sosyal demokraside ırkçılığın, etnik köken sorgulamacılığının ne yeri olabilir?
Ama olabiliyor işte. Hatta başına bir şey gelmeyeceğinden emin olarak Arıtman yaptığı açıklamaların dozunu artırıyor. Bu noktadan sonra söylediklerinin kimse tarafından dikkate alınmayacağı açık olsa da gene aynı noktayı belirteyim; bu görüşlerin sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir partide dışa vurulması içler acısı bir manzara oluşturuyor.
Bu işler bizde ne yazık ki böyle. Özür metnine imza atmayabilirsiniz. Onu yanlış bulabilirsiniz. Eleştirebilirsiniz. Fakat bunların herhangi birisini karşınızdaki kişinin etnik kökenine bağlarsanız sorun başlar. Hem karşınızdaki Ermeni kökenli olsa ne olur? O da kendi başına ve sadece kendi etnik kimlik bilinciyle hareket edemez. Nedeni şu:

Etnisizm herkese kapalı
Eğer muhatabınız attığı adımları salt etnik kökeni nedeniyle atıyorsa o zaten mahkûm olacak demektir. Çünkü hareketlerini etnik bir milliyetçilik anlayışı tayin etmektedir. Demokratik bir platformun bu kabil açılımlara daha baştan kapalı kaldığı ve demokratik bilinç ve tavrın tek uygarlık ve ortak zemin olduğu daha baştan belirlenmiş bir kuraldır. Bu kural öncelikle etnik kökene ve içe dönük kimlik politikalarına karşıdır.
Bizdeki zihniyet bu gerçeği o kadar bilmiyor ki, adını şimdi anımsamadığım bir eski bakan da bir zamanlar bir meseleyle karşılaştığında muhatabını "Ermeni dölü" diye nitelendirmişti. Öyle anlaşılıyor ki, sokak milliyetçiliği ve onun dayanağı olarak kişinin kendisini de karşısındakini de etnik bir temel üstünde tanımlaması her ne kadar modası geçmiş ve antik bir yöntem olsa bile kendisi antik yöntemler üstüne kurulmuş bulunan Türk siyasetinde hâlâ bir karşılık bulabilmektedir.
Canan Arıtman CHP'den ihraç edilmelidir. Bu kesindir. Baykal bunu başarmalıdır. Bu onun için de bir fırsattır. Hüseyin Kocabıyık geçenlerde yazdığı bir yazıda, Baykal'ın kendisine "Sen CHP'yi bilmezsin, en küçük bir açılımda Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği partiyi basıyor" dediğini yazdı. Sonra aynı Baykal o derneğin yöneticilerini partisine taşıdı. Şimdi onlarla çatışıyor. Çünkü o içe kapalı ideolojiyle bir yere varılamayacağını gördü.
Türban "açılımını" gerçekleştiren Baykal'ın Arıtman'ı ihraç etmesi "demokratik açılımı" gerçekleştirmesi demektir. Buna Türkiye'den çok onun ve CHP'nin ihtiyacı olduğu kesindir.