kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
20 Aralık 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Cumartesi SABAH  
TURGAY NOYAN

Şükür, hâkimler var

Kaç yıldır hepimize soğuk terler döktüren bir olay, sonunda Danıştay'ın kararıyla mutlu bir şekilde noktalandı. Evet, sonuçta olanı biteni yukarıdaki gibi tek bir cümle ile özetlemek mümkün. Ama yaşananlar, bilinçli insanlarımızın bu konudaki tutarlılığı ve hepsinden ötesi Yargıtay'ın bu kararının önemini, bir kez daha tekrarlamakta fayda var. Bodrum koylarının imara açıldığı haberini denizci bir arkadaşımın mesajıyla öğrenmiştim. İnanılır gibi değildi ama biraz araştırınca gerçek olduğu ortaya çıktı. İftihar ederek söylemeliyim. Bu konuyla ilgili SABAH son derece bilinçli ve etkili yayınlar yaptı. Ben de pek çok yazı yazdım. Bazı denizci dostlarımız da uğraştı ama en önemlisi Bodrumluların olaya gösterdikleri örnek tepkiydi. Denizciler, mimarlar, Bodrum Yurttaş Hareketi, Bodrum'u seven herkes bu konuyla ilgili elinden geleni yaptı. Ve yüzlerce dava açıldı. Böylece de sonunda bilinçsiz karar iptal oldu. Bana göre işin altında bürokratların (en azından) Bodrum ve cennet koyları hakkındaki bilgisizliği yatıyor. Eski Turizm ve Kültür Bakanı Atilla Koç'un İstanbul'da basına verdiği yemekte bu konuyu dile getirdiğimde, Bakan "Muğla ilindeki otel sayısı yetersiz. Otel izni vermeyip de ne yapacağım?" demişti. O akşam dilim döndüğünce Koç'a bir otelin illa da bakir bir koyun ortasına yapılması gerekmediğini, Kisse Bükü'nün Mavi Yolculuk için önemini anlatmaya çalıştım. Öyle oldu ki, benim ısrarım biraz ortalığı gerdi. Yukarıda Allah var. Koç, son derece hoşgörülü bir insan. Bu nedenle sonunda işi "Eğer bir yanlış varsa iptal ederim ama siz de bana 'Yaptırmam,' zihniyetinde biri gibi göründünüz," diye bağladı. Bizim medyada enterasan tipler vardır. Aslında konuya devam edebilirdim, ama yanında oturan ve haberciliğiyle ünlü bir televizyoncu hanım arkadaşımızın Bakan'a "Aldırmayın," gibilerden bir hareket yaptığını gördüm. Ülkemizin cennet koylarının yağmalanmasının tartışılması Bakan'dan çok bu arkadaşımızı rahatsız etmişti. Çok üzüldüm ve tartışmayı kestim.

BODRUM YARIMADASI BİTİYORDU
Asıl olarak 'çevre yağmalanması' diye nitelendirebileceğimiz Bodrum Yarımadası Çevre Düzeni Planı, iki katla sınırlı Bodrum imar planını beş kata çıkardığı yetmezmiş gibi SİT alanlarında golf ve turizm merkezi kurulmasına da imkân sağlayacaktı. Sanki cenneti cehenneme çevirme projesi gibi görünen bu planın iptali için Mimarlar Odası Bodrum Temsilciliği ile yarımadadaki dokuz belediye başkanlığı Danıştay'a başvurdu. Bu arada pek çok vatandaş da yürütmenin durdurulması için dava açtı. Başvuruları değerlendiren Danıştay 6. Dairesi daha önce kısmen iptal ettiği 1/25 bir ölçekli planın yürütmesini tamamen durdurdu. Bu planın uygulanması halinde Kisse Bükü, Çökertme ve Akbük gibi koylar yapılaşmaya açılacaktı. Bu karardan sonra rahat bir nefes alabiliyoruz. Ama bana sorarsanız tehlike hiç ama hiç geçmedi. Çünkü Ankara'da bu kararları gerçekten de yeniden gündeme getirebilecek anlayış sürüyor. Nitekim Danıştay kararından sonra Bakanlık tarafından yapılan açıklamada "Yürütmeyi durdurma kararının alınmasına neden olan dava planda yer alan tek bir alandaki '1. derece doğal SİT alanı' kararına bir vatandaşça yapılan itiraza ilişkindir," denilmiş. Ama binlerce itiraz bir kenara, ben Bodrum'da yüzlerce dava açıldığını biliyorum. Yine de gönlüm rahat çünkü şükürler olsun bu ülkede hâkimler var.