kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Aralık 2008, Cuma
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Ebru Çeliktuğ: Casusların tekinsiz dünyası

Sinema dergisi
Giriş Saati : 19.12.2008 10:10
Güncelleme : 19.12.2008 21:30
Yeni Haber
Geçen yıl, "Amerikan Gangsteri"nde kamerasını New York’un suç dünyasına çeviren Ridley Scott bu kez, "YALANLAR ÜSTÜNE" (Body of Lies) ile 11 Eylül sonrası başka bir çiftkutupluluğa evrilen dünya düzeni fonunda bir casusluk öyküsü anlatıyor. Gizli servislerin, kimsenin kimseye güvenmediği, yalanlarla bezeli dünyasında geçen filmde başrolleri, Scott’ın "Gladyatör"den beri gözde oyuncusu olan Russell Crowe ve aralarına katılan "yeni çocuk" Leonardo DiCaprio paylaşıyor...
11 Eylül saldırısı sonrasında, radikal İslam ve Batı dünyası arasında iyice büyüyen uçurum, Soğuk Savaş sonrasındaki yeni kutuplaşmayı yarattı. Buna bağlı olarak casus öykülerinin de odağı Orta Doğu'ya kaydı. Özellikle Irak ve Afganistan'a yapılan ABD müdahaleleri, bu ülkelerin ve komşularının politik gündemlerini fazlasıyla değiştirirken, bu yeni dünya düzeninin perde arkasında olup bitenleri edebiyata aktaran yeni John LeCarre'ler de ortaya çıktı doğal olarak. Bu yazarlardan birisi de CIA ve Orta Doğu konusunda 10 yıl boyunca Wall Street Journal için yazılar yazan araştırmacı gazeteci David Ignatius. Washington Post'ta köşe yazarlığı yapan Ignatius'un "Penetration" adıyla yayımladığı romanı, önemli terörist liderlerinin peşine düşen Roger Ferris adlı bir CIA ajanının öyküsünü anlatıyor. Her zaman gizli örgütlerin karşı tarafın arasına nasıl sızdığını merak eden ve bu konuda araştırmalarını yoğunlaştıran Ignatius, Yaser Arafat'ın istihbarat şefinin CIA tarafından nasıl bir köstebeğe dönüştürüldüğünü işleyen ilk romanı "Agents of Innocence"da da benzer bir konuyu ele almıştı. "Penetration"da ise, El Kaide içerisine sızmaya çalışan CIA ajanlarının başdöndürücü maceralarını yazdı. Ayrıca 20 yıldan beri yazdığı casus romanlarında işlemekten en fazla tat aldığı aldatıcı operasyonların da yer aldığı "Penetration"ı yazarken, resmi CIA ajanlarının yanı sıra, Ürdün istihbaratından çeşitli kişilerle de görüştü. Filmde İngiliz oyuncu Mark Strong'un canlandırdığı Hani Salaam adlı karakterini yaratırken de Ürdünlü istihbarat mensuplarının renkli karakterlerinden faydalandı.

Romanın hakları Warner Bros. tarafından 2006 yılında satın alındıktan sonra senaryo, "Köstebek/The Departed" ile Oscar ödülü kazanan senarist William Monahan'a emanet edildi. Projenin başından beri yönetmen olarak Ridley Scott düşünülüyordü ve senaryo yazım aşamasında Scott ve Monahan sıkı bir işbirliği içinde çalıştılar. Yazar David Ignatius, Monahan'ın uzun romanını senaryoya aktarırken konunun asıl öğelerine bağlı kaldığını ve kendisini düşkırıklığına uğratmadığını söylüyor.

Peki, bu konuda yazılmış pek çok kitap arasından sıyrılarak, özenli bir çalışmayla sinemaya uyarlanması için uğraşılan bu romanın ayırt edici özelliği neydi? Her ne kadar "Body of Lies/Yalanlar Üstüne" adında bir film seyrediyor olsak da, romanın özgün adı "Penetration"; Türkçe karşılığıysa sızmak, delmek, içeri girmek anlamına geliyor. Richard Ferris'in dünyanın en tehlikeli terörist örgütüne sızmaya çalışmasını anlatan roman, o kadar çok şaşırtmalı ve oyun içinde oyun sunan bir hikâye anlatıyor ki, okuyucu şüphe ve kararsızlığı bir an bile aklından atamayarak bu labirentin içerisinde kaybolup gidiyor. Ignatius'un romanındaki derinlikten etkilenen Scott, onu John Le Carre ayarında bir romancı olarak gördüğünü, eserinden de adeta büyülendiğini söylüyor. Aksiyonu bol bir casus filmi çektiğinin de altını çizen Scott, filmini aldanma, aldatma, paranoya ve güvensizlik gibi temeller üzerine inşa ettiğini de belirtmekte.

Ferris'in bağlı olduğu birimin başında, Ed Hoffman adlı tecrübeli bir CIA ajanı bulunuyor. Evinden bile dünyanın gündemini bir anda değiştirecek operasyonları teknolojinin baş döndürücü araçlarıyla yönetebilen Hoffman karakterini canlandırmak için Russell Crowe, Ridley Scott'ın isteğiyle 23 kilo kadar şişmanladı ve ilk bakışta "Köstebek/The Insider"da canlandırdığı Jeffrey Wigand'ı hatırlatan bir fiziğe sahip oldu gene. Yönetmen Ridley Scott, filmin alt metnini "Kimseye güvenemezsiniz, en yakın dostunuza bile. Bir an bile arkanızı dönseniz, kullanılırsınız.Ulusal güvenlik açısından önemli bir teşkilatı yönetiyorsanız, bu tavır olmadan daha savunmasız ve zayıf olursunuz. İşin tanımı bu." sözleriyle tarif ediyor. Romanın çok boyutluluğu, konunun gelişimi ve karakterlerin yeni durumlara ayak uydurup değişmelerinin senaryoya aktarılırken kaybolmaması için elinden geleni yapan William Monahan'ın uyarlamasınınsa çok başarılı olduğu söyleniyor. "Cennetin Krallığı"nın ardından "Köstebek" ile gelen Oscar ödülü sayesinde aranan bir senarist durumuna gelen Monahan romanı şu nedenlerle ilgi çekici bulmuş: "İstihbarat dünyasını aşağı yukarı olduğu gibi, daha fazla pragmatizm ve daha az politik öğeyle gösteriyor. Ed Hoffman'ın zayıflıkları bana çekici geldi. Hepimiz bir Hoffman tanıyoruz. Ferris'in öyküsü ise tamamen kişisel vicdanla ilgili olduğu için çekiciydi."

(...)

Crowe ve Scott yine birlikteler

Ridley Scott ve Russell Crowe, "Gladyatör"den beri uyumlu bir yönetmen-oyuncu ikilisi olduklarını, "İyi Bir Yıl" ve "Amerikan Gangsteri"nin ardından, "Yalanlar Üzerine" ile dördüncü kez ispatlayacaklar. Leonardo DiCaprio ile Russell Crowe ise, yıllar önce "Hızlı ve Ölü"de birlikte rol almışlardı. İkilinin filmde karşılıklı oynadıkları sahnelerin sayısı çok az, çünkü aralarındaki iletişimi neredeyse baştan sona cep telefonuyla sağlıyorlar. Ürdün istihbaratının şefini canlandıran Mark Strong'un oyunculuğu ise en göze çarpan performanslardan biri durumunda. Romandan senaryoya uyarlama esnasında yapılan değişikliklerden biri de Ridley Scott'ın önerisiyle, Ferris'in gönül ilişkisine girdiği hemşire Aisha karakteri olmuş. Aslında elçilik görevlisi bir Fransız olan karakter, Scott'ın, romanın yazarı David Ignatius'un da fikrini almasıyla Müslüman bir kadına dönüştürülmüş. El ele bile tutuşamadıkları yoğun din ve gelenek baskısının olduğu bir ortamda, yasak bir aşk yaşamak zorunda kalan Ferris ve Aisha ilişkisinin bu imkansızlığı, Ridley Scott'a çok daha romantik gelmiş. Ferris'in bir Fransız sevgiliden ziyade, değil beraber olmak elini bile tutamayacağı Müslüman bir kadına aşık olmasının çok daha sert bir dramatik çelişki yaratacağı malum. Aisha rolünüyse, ilk kez bir Amerikan filminde rol alan İranlı oyuncu Golshifteh Farahani canlandırıyor.

Bu arada Ridley Scott için bir filmde oyuncular kadar önemli olan bir diğer öğe şüphesiz olayların geçtiği mekanlar. Romanda sözü edilen ülkelerden, filmin politik içeriği nedeniyle hassasiyet yaşandığından izin alınamayınca, Fas bir kez daha, "Yalanlar Üzerine" için fon oluşturdu. Scott'ın yemeklerini, renklerini, farklılığını, eski mimarisini çok sevdiği Fas'ta çalışmaktan ayrı bir zevk aldığı kesin. Daha önce "Cennetin Krallığı", "Gladyatör" ve "Kara Şahin Düştü" gibi filmlerini de Fas'ta çeken yönetmen, kendine özgü çalışma tarzıyla, son derece karmaşık ve çok yönlü bir senaryoya sahip olan "Yalanlar Üstüne"nin yapımına damgasını vurmuş. Yıllar önce prodüksiyon tasarımı yaptığı günlerden kalma alışkanlığı olan storyboard çizimleriyle, set, kostüm ya da özel efekt için öngördüğü her şeyi ön hazırlık aşamasında kontrol altına almış. Sette dört ila sekiz kamerayla aynı anda çekim yapması da hem özellikle aksiyon sahnelerinde- tempoyu artırmış hem de oyuncularından fazla tekrara gerek kalmadan en iyi performansı almasını sağlamış.

İlk kez Scott ile çalışan DiCaprio, "Farklı açılardan bu kadar fazla kamerayı nasıl koordine ettiğine ve çekim yaptığına çok şaşırmıştım. Arka planda 20 patlamanın gerçekleştiği bir sahne çekiyorsunuz; üç buçuk mil uzaktaki bir ağacın üzerindeki bir adam yüzünüze zoom yapıyor ve bunu bilmiyorsunuz. Uçarak geçmek için bekleyen iki helikopter, Ridley'nin telsizi eline almasıyla geliveriyorlar. Bu arada o da farklı monitörleri izliyor ve kafasında filmi kurguluyor. Bence seyircinin gözüne açılan bir kanalı var. Ridley bu yüzden yaptığı işte çok iyi, çünkü büyük resmi görüyor" diyor.

"Yalanlar Üstüne", şüphesiz Ridley Scott'ın başyapıtlarından biri değil. Filme yapılan olumsuz eleştirilerin başında, bol aksiyonlu, patlamalı, temposu yüksek bir film olmasına karşın politik olarak fazla suya sabuna dokunmayışı geliyor. ABD'nin Orta Doğu politikaları, özelikle Irak Savaşı'na muhalif filmlerin kalibresine yaklaşmayan, belki de ticari kaygılarla bu türden eleştirilere yer vermeyen "Yalanlar Üstüne", gene de Ridley Scott'ın ve başarılı oyuncu kadrosunun hatırına, kayıtsız kalınamayacak bir politik gerilim olarak ilgiyi hak ediyor.