kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Aralık 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Emlak Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERGUN BABAHAN

Kan konuşmaz

Ankara'da dün yeni temsilcimizin göreve başlaması nedeniyle toplanınca Canan Arıtman'ın Cumhurbaşkanı Gül'le ilgili açıklamasını atlamışız ne yazık ki.
Arıtman, Gül'ün Ermeni özrü meselesiyle ilgili açıklamasını annesinin etnik kökenine dayandırmış.
Bu açık bir faşizm örneğidir.
Bir insanın herhangi bir haksızlığa tavır almasını sadece etnik kökene bağlayan bu anlayış, aynı zamanda kendini ait hissettiği grubun her türlü hatadan muaf olduğu iddiasını içermektedir. Oysa bir ülkede her görüşten insanlar yaşar.
Bunlardan kazara biri iktidara gelip bir yanlışlığa imza attığında, o bütün bir halka mal edilemez.
Çünkü devlet gücünü elinde tutan, her türlü gücü tekeline almış olur, hele askeri kökenden geliyorsa.
Ermeni tehciri bu topraklarda yaşanmış bir gerçekliktir.
Tıpkı Varlık Vergisi, Trakya olayları, Kahramanmaraş katliamı, 1 Mayıs kıyımı gibi.
Bu olayların üzerine gitmek, sorgulamak için Alevi, Rum, Yahudi, komünist olmak gerekmez.
Demokrat olmak gerekir.
Hukukun üstünlüğüne inanmak, hukukun üstünlüğünü, insan hakkını, onurunu savunmak gerekir.
Türkiye'de kendine sosyal demokrat diyen, çarşaf açılımı yapıp toplumla barışma çabası içine girdiğini iddia eden bir partinin Meclis'te temsil edilen üyesi ise, tarihi bir olayı sorgulamayı ırkçı bir tavırla ele alıyor.
Ermeni tehciri ile ilgili duruşu, kökeninde Ermeni kanı olmaya bağlıyor.
Bu farklı etnik kökenden gelmiş insanların birbirine karıştığı bir toplum.
Bir insanın büyük annesinin, büyük babasının hangi etnik kökenden geldiğinden çok, insan niteliği taşıyıp taşımadığına, ırkçı bir tavrı olmadığına bakmak gerekir.
İnsan olmak, bir grup insanın topluca bu topraklardan sürülmüş olması, bu arada binlerce yıldır yaşadıkları coğrafyadan izlerinin silinmiş olmasını sorgulamayı gerektirir.
Bunun doğruluğunu tartışmak ayrı bir meseledir.
Ama bunu sorgulayanlara hak vermeden, sadece bu haklarına saygı gösteren insanlara ırkçı bir tavırla yaklaşmak ayıptır.
Bu çağda sosyal demokrat olma iddiasında olan bir partide bu zihniyetin dışavurumu İttihatçılığın bu topraklarda ne kadar güçlü olduğunun bir göstergesidir.
Canan Arıtman Hanım'a tek şey diyebiliriz: Kan konuşmaz, vicdanlar konuşur.