kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Aralık 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Akel, ocak ayında yapmayı planladığı bir televizyon programı olduğunu söylüyor: "Ama bu kez yarışma değil! Apo'yla da sürekli proje konuşuyoruz. Keşke yapabilsek; onunla çalışmak büyük bir şans bence."

Apo beni 19 yaşında ilk keşfeden yönetmendir!

ŞİRİN SEVER
21.11.2008
Abdullah Oğuz'un yeni filmi 19 Aralık'ta vizyona giriyor. Filmin oyuncularından Akel ilk başrol sınavını vermek için gün sayıyor: "Apo beni yıllar önce keşfetti ama babam izin vermedi, çalışamadık. Benim gelişim sürecimi yakından izledi. Yani bu rol bana çok profesyonel biçimde geldi. Hiçbir yönetmen projesini riske etmek istemez!"..
- Sıcak'ta Meryem'i oynuyorsunuz ve ilk başrolünüz... Artık başka sınıfa atlamış gibi hissediyor musunuz?
- Hiç öyle görmüyorum. Elimden gelenin en iyisini yaptığıma inanıyorum; kendim için söyleyebileceğim tek şey bu. Oyunculuk, ömür boyu kendimi geliştirerek ilerlemek istediğim bir yolculuk.

- Bu kadar olgun mu bakıyorsunuz kendinize yani? İçiniz pır pır etmedi mi, bayılmadınız mı, alkışlamadınız mı, gurur duymadınız mı?
- İçim coşuyor, çok heyecanlanıyorum filmi izlerken tabii. Gözlerim doluyor; gülmekle ağlamak arasındayım.

- 'İşte varmak istediğim nokta, sonunda oldu' diye geçmedi mi içinizden?
- Tabii ki yönetmen, yaptığım bu seçim ve hikâyeyle ilgili olarak çok tatmin olmuş durumdayım. Bundan önce yaptığım işlere haksızlık yapmak istemiyorum ama ben yerinde duran bir insan değilim. Bir şirket gibi düşünün bunu; küçük ölçekli bir şirket, her geçen yıl kendisine bir şeyler katarak büyük bir şirket olma yolunda ilerliyor. Dolayısıyla bunun öncesi, sonrası diye bir tartışmaya girmem, çünkü ben benim!

- Oyunculuğunuzu ortaya çıkarmada yönetmenin payı, emeği?
-
Karşımdaki usta yönetmen benden ne alabileceğini çok iyi bilen kıvraklıkta biriydi ve kimi sahnelerde benden bambaşka bir şey isteyip, bambaşka bir şey çıkarabildi. Beni çok şaşırttı da aynı zamanda. Ama işini çok naif bir şekilde yaptı.

- Sizin yönetmeni şaşırttığınız anlar oldu mu; 'Vay be sen neymişsin' dedi mi?
- Sanıyorum oyuncu seçimlerinde şaşırttım. Ben başka rolde oynayacaktım, sonradan bana başroldeki Meryem'i teklif ettiler. Kabul ettiğimde bu kez bambaşka biri olarak çıktım karşılarına, değişim geçirdim, sanırım buna şaşırdılar biraz.

- Abdullah Oğuz sizi beğendiği için boşrolü size vermiş olabilir mi?
- Hiçbir yönetmen işini riske atacak bir seçim yapmaz bence!

- Sevgilinizin aynı zamanda yönetmeniniz olması işinizi ne kadar kolaylaştırdı ya da zorlaştırdı?
- Sana özel bir şey anlatayım... Beni Türkiye'de ilk keşfeden yönetmendir Apo. 19 yaşındaydım, konservatuvarda okuyordum, ablamın yanında beni gördü ve bir klipte oynatmak istedi. Fakat babam izin vermedi. Sonra da İzmir'i arayarak birkaç reklam filminde oynamam için teklifte bulunmuştu, hatta o zaman Al Bano- Romina Power'ın klibini çekiyor vs. O zaman da okulumdan dolayı çalışamadık. Yani beni çok uzun yıllar önce görmüş, bu gelişim sürecime şahit olmuş, uzaktan izlemiş bir insan. Ve her karşılaştığımızda, 'Mutlaka bir gün çalışalım, bir projede buluşalım' diye konuşmuşuzdur. Bu proje denk geldi. Bütün olan biten bu.

- Yaşadığınız şeye yönetmen-oyuncu ilişkisi olarak bakılması sizi üzüyor mu?
- Hiç umurumda değil! Ben ne olduğumu o kadar iyi biliyorum ki... Bütün bu gelişim sürecini ben yaşadım, benim ruhum, benim kalbim yaşadı. Kimin ne dediği çok da önemli değil. Özel yaşamımla bu çekmiş olduğum filmin hiçbir bağlantısı yoktur. Apo'nun ajansıyla ilgili bir görüşmede '30 yaşlarında bir kadın arıyorum' dedi. 'Neden olmasın' dedim. Her zaman bir araya geldiğim yapımcı ve yönetmenlerle yaptığım konuşmalardandı. Her şey çok profesyonel bir şekilde bana geldi, bu kadar basit. Benim temmuz ayında basında çıkan tek bir fotoğrafım, o kadar çok şey anlatıyordu ki...

- Bir iskelede başınızı aşkla okşayan bir adam vardı. Ne anlatıyordu o kare?
- Çok gerçek, naif ve duygusal şeyler... Abdullah Oğuz bence hem profesyonel anlamda, hem de kişi olarak tanınmaya değer bir insan. Bir insan iyiyse iyidir. Ben böyle iyi bir insanla tanışmaktan ve hayatımı onunla paylaşmaktan mutluyum.

- O fotoğrafın bütün yaz konuşulması şaşırttı mı sizi?
- 'Vay be ne kadar çok merak ediliyormuşum,' dedim.

- Şaşırmış olamazsınız!
- Evet gerçekten! Abartılmasına anlam veremedim. Aslında aynı gün, aynı hafta başlayan ve biten o kadar fazla ilişkiye şahit oluyoruz ki... İnsanlar o karede çok gerçek ve yüreğe dokunan bir durum gördüler.

- Peki bu kadar yıl sonra birbirinizi fark etmenize yol açan şey neydi?
- Algıların karşılıklı açık olduğu zaman fark ediyorsun birbirini. Belki de çok fazla darbe almış, o darbelerden çıkmış iki insan birbirini bu kadar çıplak; yumuşak, naif, art niyetsiz bir şeyler görünce birbirini bulur o yollar. Herhalde budur!
Haberin fotoğrafları