kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
12 Aralık 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Bizde ekonomik krizler geçici siyasi krizler ise kalıcıdır

Global ekonomik kriz dünyalıların ilk kez tanık oldukları bir durum değil. En kötümser yorumcular bile bu krizin de olsa olsa iki yıl sonra etkisini yitireceğini ve dünya ekonomilerinde gelişme sürecine yeniden girileceğini öngörüyorlar.
Ayrıca bu son krizi yakın tarihteki en büyük ekonomik kriz olan "1929 Bunalımı" ile karşılaştıranlar da, dünyanın o günden bugüne ne tür değişimler yaşamış olduğunu hatırlatmakta.
1920'lerin ve 30'ların en zengin ülkelerinde bile, işsiz kitleler hayır kurumlarının çorba kuyruklarında ellerinde kaseleri ile beklemekteydiler. Hemen her ülkede bazısı faşizme, bazısı sosyalizme yönelmiş akımlar güçlenmekteydi.
Bu krizin son krizin de başladığı ve en fazla vurduğu ülke olan Amerika Birleşik Devletleri'nde işsiz sayısında artış var. Durgunluk her alanda hissediliyor.
Ama hayat eskisi gibi devam etmekte.
NewYork'un lokantaları tıklım tıklım dolu.
Giysi satan mağazalar büyük indirimlerle müşteri çekmeye çalışıyor.
Ama elektronik eşya satan mağazalarda, kitapçılarda hiç indirim yok.
Ayrıca kriz Obama'nın kişiliğinde "Değişim" beklentisini de Beyaz Saray'a taşıdı.

Farklı bir dünya
Bu değişim, 1930'lardakinin tersine, dünyaya açılma, dayanışma, özgürleşme, insanileşme, barışçı olma gibi içeriklere sahip.
Eğer Bill Gates'in vurguladığı "Yaratıcı kapitalizm"in dehasını devletçilik söndürmezse, yarın mutlaka dünden de bugünden de daha iyi olacaktır.
Aralarında Çin'in, Hindistan'ın, Türkiye'nin, Brezilya'nın ve benzer ülkelerin bulunduğu ekonomilerin dinamizmi, Amerikan kaynaklı krizin hızla sona ermesini kolaylaştıracaktır.
Ama bunu ne yazık ki sadece ekonomiye ilişkin olarak söylüyoruz.
Ekonomik dinamizm, modernite, çağdaş teknolojilere açık olmak ve girişim gücünün varlığı, tüm krizlerin sona ermesine yetmiyor.
Örneğin akıl almaz bir hızla sanayileşen, döviz rezervleri 2 trilyon dolara ulaşan, teknolojinin her alanında dünyanın her ülkesiyle rekabet edebilen Çin'de internete özgürce girmek hâlâ yasak.
Resmi ideolojinin dışındaki görüşleri açıklayanlar hâlâ "Rejim Düşmanı" olarak görülüyor.
Yani global ekonomik kriz, Çin'in yıllık kalkınma hızını belki yüzde 10'dan, yüzde 56'ya düşürecek bir geçici süre.

Neye niyet neye kısmet
Ama yeniden hızlı büyüme sürecine girildiği zaman da siyasi krizi devam edecek Çin'in.
Biz Türkiye'de tarihimizin en büyük değişim projesini 1923'te, Cumhuriyet Reformları ile başlattık. Eğitim sistemimiz skolastik yapıdan arındırıldı ve laik eğitim hayatımıza girdi.
Bu yeni arayışın özünde tabusuz, ezbersiz, yasaksız, özgür ve çok sesli bir düşünce ortamının yaratılması bulunmalıydı.
Oysa laik eğitimin de "Resmi ideoloji" içeriğinde düşünce dünyamıza tabular, yasaklar, suskunluklar getirdiğine tanık olduk.
Hâlâ da olmaktayız..
Demek istediğimiz şu.
Bu son ekonomik kriz de Türkiye'de bir süre sonra buharlaşacak.
Ama asıl kalıcı olan ve hiçbir zaman bitmeyen siyasi krizin kaynağına inilmezse ve mesela Avrupa Birliği ile uyum süreci için gerekli reformlar yapılmazsa, arada kalmışlığımız hep sürecektir.