kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
10 Aralık 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
AYŞE ÖZYILMAZEL

Kadını yalnız bırakırsan...

"Sevgisizlikten bahsetmiyorum. Ben hep yalnızdım... Her yerde yalnızdım." Bergüzar Korel böyle açıklıyor sevgilisi Tan Sağtürk'le ayrılığını... 'Ah Tan Sağtürk! Ah!' çekiyorum okudukça... Bayramlık röportajını GÜ- NAYDIN'a Şengül Balıksırtı'na vermiş Korel... Öyle kibar, öyle gerçek, öyle samimi anlatmış ki; sevgisini, ayrılığını, hislerini... Bayram bayram tekrar tekrar okudum röportajı... Evet! Dedim ya, evet! Bütün erkekler bu röportajı okumalı. Aynı Ajda Pekkan'ın 'Flu Gibi'sinde Şehrazat'ın yazdığı gibi: "Bazen aşk yetmiyor bazen, ne kadar iyi niyetliydik ikimiz de başlarken, dedim ya sevgilim aşk yetmiyor ki bazen... Hayatta her şey istediğin gibi olmuyor, bu yüzden nice aşklar flu gibi netleşmiyor."

O sadece zannetmiş

Tabii netleşmez! Yalnızlık ilişkinin en büyük katili değilse ne? Üstelik tetiğe bir anda basmıyor, yavaş yavaş, sinsice, derinden, çaktırmadan, kemire kemire yiyor her şeyi... Bir bakmışsın o heyecanının yerini bıkkınlık, o ışıl ışıl parlayan gözlerinin yerini sızlayan kalbin almış. Her gün seni daha da daha da ondan uzaklaştırmış. Çünkü sen derdini anlatmışsın 'gel' demişsin, sarılsın istemişsin, yanında olsun istemişsin, ortak bir dünya kurmak istemişsin... Olmamış, o seni duymamış. Tipik erkek tepkisiyle 'Seviyorum ya yetmez mi!' zannetmiş. Ama o sadece zannetmiş. Sen her defasında kırık kalbini onarmış, zorla da olsa gülümsemişsin. Aslında sana yetmemiş, içindeki o yalnızlık geçmemiş, kuru kuru 'seviyorum' demesi kesmemiş, ruhun okşanmamış, aşkın kurak kalmış, sulayan olmamış... Ve ne olmuş; birikmiş, birikmiş, birikmiş... Sevgine rağmen sana gitmek düşmüş işte... Aynı şey birçoğumuzun başına gelmiyor mu? Kendimizi kandırıyoruz kandırıyoruz, inat ediyoruz da sonunda pes etmiyor muyuz? Peki nedir erkekleri ilişkide bu kadar rahat yapan? Nedir onları bizim beklentilerimizi karşılayamaz kılan? Yine onlar erkek, biz kadınız durumu belki de...

Severken gitmek işte
Erkekler bizim gibi detaycı değil, erkekler gayet düz, erkeklere bizim orada durmamız yetiyor... Belki de ondandır bu yalnızlığımız. Bilemiyorum, bilsem başım göğe ererdi herhalde. Ama biz kadınların gerçekten küçücük şeylerle hemen mutlu olduğumuzu biliyorum. Sadece yanımızda olsun, elimizi tutsun, bizimle sadece bize ait zaman geçirsin, bizi sevdiğini hissettirsin yetiyor da artıyor bize... Yani onun hayatının başköşesine oturduğumuzu, listenin ilk sırasında bizim geldiğimizi bilmek istiyoruz! Yoksa, yalnızlık işte, yoksa Bergüzar'ın yaptığı gibi severken gitmek işte, yoksa ayrılık işte... Çok merak ediyorum bu işler ne zaman tıkır tıkır işleyecek? Off öyle işte.