kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
7 Aralık 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Işın, saray mutfağına ait bazı tatlıların Anadolu'da hâlâ yaşatıldığını görünce çok şaşırmış.

Önce 'tatlı' vardı

FİGEN YANIK
28.11.2008
Kökleri, başlığı doğrularcasına eskilere uzanan tatlının serüvenini anlatan Gülbeşeker / Türk Tatlıları Tarihikitabı, dünden bugüne bir yolculuğa çıkartıyor..
"Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım,'' gibi can alıcı bir özdeyişten etkilenmeyen var mıdır? Ya da her bayramda, düğünde, aile toplantılarında, doğumda, hatta cenazede bile en zahmetli tatlıları, coşku ve sabırla hazırlayıp, ikram eden başka bir millet...
Sütlüsü, kaymaklısı, cevizlisi, meyvelisi... Mutfak kültürümüzde bu kadar önemli bir yeri olan tatlının tarihinin de çok zengin olmasına şaşırmamak lazım. 35 yıldır Türkiye'de yaşayan İngiliz mutfak araştırmacısı Priscilla Mary Işın'ın iki yılda yazdığı ve geçtiğimiz günlerde yayımlanan Gülbeşeker / Türk Tatlıları Tarihi adlı kitabı da neredeyse bir 'tatlı ansiklopedisi' yerine geçecek kadar kapsamlı bir kaynak... Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan kitabın en çarpıcı yanı ise yüzlerce yıl önce yapılan ve artık çoktan unutulduğunu düşündüğümüz peynirli baklava, saray helvası (pişmaniye) gibi birçok tatlının bugün Anadolu'da hâlâ yaşatıldığını kanıtlaması olmalı...

MİNYATÜRLERLE SÜSLENMİ.

Ana başlığını Mevlana'nın "Onun şekeriyle onun gül bahçesinde gülbeşekere dönmüşüm,'' beyitinde de yer alan Mevlana'nın çok sevdiğini bildiğimiz gülbeşekeri yani gül reçelinden alan kitapta, kütüphanelerin tozlu raflarında kalan kitaplardan özenle ayıklanıp çıkartılmış birçok tarife de yer verilmiş.
Tarihi milattan öncesine kadar uzanan ve Hindistan'dan İran'a sonra da Arapların eline geçen şekerin çağlar boyu süren yolculuğuyla başlayan kitabın her bölümü, fotoğraf ve minyatürle ayrıntılı biçimde ele alınmış. Kitabın 'nöbet şekeri', 'peynir şekeri', 'kudret helvası', 'şeker heykelciği', 'akide', 'ağız miski', 'macun', 'keten helvapişmaniye' şeklinde uzayıp giden bölüm başlıklarından bile ne kadar zahmetli bir araştırmanın ürünü olduğunu anlamak mümkün... Priscilla Mary Işın da tatlının tarihi üzerine araştırma yapmaya başladığında, bu kadar büyük bir işe giriştiğinin farkında olmadığını itiraf ediyor: "Tatlının Türk tarihinde büyük bir yeri var. Sadece doğumda ölümde, aile hayatında değil siyasi hayatta bile var.
Başlarda toplumun her yerine yansıdığını ben de tahmin etmemiştim. Mutfak, bir toplumun aynasıdır zaten... Türkiye'de de özellikle böyle... Ben bir akademisyen değilim. Tabii akademik kaynakları kullanıyorum, titiz olmaya çalışıyorum ama heyecanımı da okurlara aktarmaya çalıştım. Başlarken elimde tonlarca malzeme vardı. Bütün bilgiler beni hep bir başka konuya götürdü, sürekli bir keşif yaşadım. Her bulduğum bilgiyi anlattığım arkadaşlarım, artık keşiflerimden sıkılmaya başladı.'' Kitaptaki bilgilere göre Türklerin tatlı kültürünün ardında, Orta Asya'dan, İslam dünyasından, Osmanlı'dan ve Avrupa ile ilişkilerinden gelen çok büyük bir birikim yatıyor.
Genellikle de tatlılar İslam ülkelerinden Avrupa'ya geçmiş.
Işın, Anadolu'yu gezerken unutulmuş tatlarla karşılaşınca da çok şaşırmış.
Kaynaklarda saray mutfağına ait olduğu yazılan peynir tatlısıyla yapımı çok zor olan saray helvasının bugün hâlâ evlerde yapıldığını keşfetme öyküsünü ise heyecanla anlatıyor: "Osmanlı mutfağı dediğimiz saraya bağlı, biraz daha rafine mutfağın merkezi İstanbul olmakla birlikte İstanbul, çoktan Avrupalılaşmış, pek çok şey gitmiş. Ama Anadolu'da çok şey kalmış. Gerçekten Anadolu'yu gezmek lazım. Bir kongre için Urfa'ya gittiğimde bize verilen öğle yemeğinde sıcak ikram edilen tatlının Osmanlı kaynaklarında geçen peynir tatlısı olduğunu anlayınca çok şaşırdım. Sonra Urfalı hanımlarla konuştuğumda özel günler için yaptıkları ve 'katmer' dedikleri peynir tatlısını hâlâ yaşattıklarını anladım. Saray helvası (pişmaniye) da eskiden evlerde yapılırmış.
Kitabı tam teslim etmek üzereyken Kastamonu'da bazı ailelerin evlerinde yaptığını duydum. Fotoğrafları çekildi ve kitaba eklendi. Yapımı o kadar zor ki...'' Türklerin tatlı kültürünün ardında, Orta Asya'dan, İslam dünyasından, Osmanlı'dan ve Avrupa ile ilişkilerinden gelen çok büyük bir birikim yatıyor. Işın, tatlı ve şekerleme kültürünün zenginliği açısından Osmanlı'nın rakipsiz olduğunu söylemenin abartılı olmayacağını vurguluyor.
Haberin fotoğrafları