kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
7 Aralık 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat

1948-2008: Tam 60 yıldır 'İnsan'ız, 'Hak'lıyız...

Kaya Genç
06.12.2008
Bundan tam 60 yıl önce, 10 Aralık 1948'de Paris'te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni ilan etti. İkinci Dünya Sava.ı'nın ardından bugüne dek insan hakkı denildiğinde akla gelen ilk belge, dünyanın en çok tercüme edilen metni aynı zamanda. Evrensel Beyanname'ye 'Avrupa merkezci olduğu' için karşı çıkan da oldu, ama belge etkisini hep korudu.
Bu 60 yıllık belge, özellikle Irak'ın işgalinden sonraki süreçte ABD ve Britanya yöneticilerinin eliyle epey hırpalandı. 30 maddelik İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nden yola çıkarak insan hakkı savunucularına en önemli hak ihlallerini sorduk, nasıl hak aramak gerek, öğrendik...

1.Kürt Sorunu/ Etnik Ayrımcılık
BAYRAK FURYASI
"Etnik ve dini ayrımcılık son dönemde had safhaya çıktı. Mart 2005'ten itibaren gözlemlenen linç girişimleri, bayrak furyaları, toplum bekçiliği, mahkeme önü siyaseti gibi aşırı milliyetçilik semptomları, kınanmak şöyle dursun, devletin çeşitli kurumlarınca desteklendi." (Helsinki Yurttaşlar Derneği)

ALTINOVA'DA YAŞANANLAR
"Kürt sorununun şiddet yöntemleri ile çözümünden yana uygulanan politikalar nedeniyle pek çok hak ihlali yaşanıyor. Bildirge'nin 26.
maddesindeki dil haklarına, 27. maddesindeki kültürel haklara rağmen, özelde Kürt sorununda insan haklarına dayalı bir çözümün benimsenmemesi ağır ihlallere sebep oluyor. Sorunun demokratik yoldan çözülmeyişi toplumda şiddet ve linç kültürünün oluşmasına sebep oldu. En son Altınova'da yaşananlar linç kültürünün ne kadar tehlikeli boyutlara ulaştığını gösterdi." (İnsan Hakları Derneği)

CUMHURİYETİN MUTSUZ KÜRTLERİ
"Kürtler Cumhuriyet sonrası bu topraklarda pek mutlu olamadı. Zira onların artık kendi kimlikleri ile varolmaları istenmiyordu. Onlar hâkim ideolojinin istediği renge boyanması istenen ve konulduğu kaba uyan su gibi olmaları gerekenleriydi. Kürtlere tanınacak en basit temel hakların bile bölünme riski oluşturduğu varsayımıyla yola çıkacak olursanız, en tabii hak taleplerinden bile işkillenebilirsiniz.
Sorunun sürekli yok sayılması ve ardından binlerce kişinin canına malolan savaştan sonra halen sorunu asayiş sorunu olarak görme hastalığından kurtulamayan karar mercileri var karşımızda maalesef. Savaş devam ettikçe sorunun çözümü zorlaşıyor." (Mazlum-Der)

2.Polis Şiddeti/ İşkence

9 AYDA 238 İŞKENCE OLAYI
"İşkence yasağına aykırı uygulamalar nedeni ile meydana gelen sistematik ihlaller devam ediyor. Bir ülkede işkence yaygın, sürekli uygulanıyor ve uygulayanlar ceza almıyorsa orada sistematik bir işkence pratiği olduğu anlaşılır. Verilerimize göre 2007 yılında 678 kişi işkence ve kötü muameleye uğradı.
2008 yılının ilk 9 ayında sadece cezaevlerinde 238 kişi işkence ve kötü muameleye uğradığını belirtti. Adalet Bakanlığı verilerine göre 2006-2007 yıllarında yaklaşık on bin kişi işkence ve kötü muamele iddiası ile şikayette bulundu." (İnsan Hakları Derneği)

HOŞLANARAK VURMAK NE DEMEK?
"Parkta, sokakta, gözaltında gerçekleştiği iddia edilen kötü muamele pek çok cana mal oldu. AKP Yozgat Milletvekili Abdülkadir Akgül'ün daha sonra 'hoşlanarak' insan vurulması gerektiğini açıklarken 'dur-vur' gibi iki kelimeyle özetlediği Terörle Mücadele Yasası'nın ardından Polis Yetki ve Selahiyeti Kanunu'nda yapılan değişiklikler yön açısından daha da kaygı verici. Feyzullah Efe ve Baran Tursun vakalarında ortaya çıkan türden iddialar ülkenin gündemine taşındı ve Mehmet Tursun'un vurulmasından sonra babası Mehmet Tursun'a yaptığı açıklamalar sebebiyle 301. Madde'den soruşturma açılması, polisin, en akılda kalanı 1 Mayıs olmak üzere gösterilerde aşırı güç kullanması temel sorunlar arasındaydı." (Uluslararası Af Örgütü)

İŞKENCE GÖRENE SIFIR TOLERANS

"'Kürtler işkence ve kötü muameleye, gözaltı ve cezaevlerinde şüpheli ölümlere, yargısız infaza, faili meçhul cinayetlere müstahak' görüşü egemen. İşkenceye sıfır tolerans söylemi işkence görene sıfır tolerans olarak yaşanıyor. Bu suçları işleyen güvenlik güçleri ve sorumlular koruma altında, cezasızlık değişmez kural..." (Türkiye İnsan Hakları Vakfı)

3. Din ve Vicdan Özgürlüğü

ALEVİLER, BAŞÖRTÜLÜ KIZLAR
"Başörtülü öğrencilerin üniversitelere girebilmelerine olanak tanıyan düzenlemeler hızla ve neredeyse tartışmasız geri çekildi. Alevi inancına mensup vatandaşların zorunlu din dersleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili talepleri dile getirildi, fakat yanıtsız kaldı. Kürt sorununa dair 'siyasal ve ekonomik çözüm'den uzaklaşılması geçmişte yaşanan insan hakları sorunların tekrarlanması konusunda endişelere sebep oldu." (Uluslararası Af Örgütü)

4.301. Madde/ İfade Özgürlüğü

MAKBUL DEĞİLSEN ÖL
"TCK'nın 301. maddesinin açtığı yol sayesinde 'Türklük' kadar muğlak ve ideolojik bir kavramı korumaya soyunan resmi ve sivil aktörler, sadece Kürtleri hedef alan etnik ayrımcılığı değil, aynı zamanda Hrant Dink'in de yaşamına malolan dini ayrımcılığı meşru göstermeye, nefret suçlarını cezalandırmaktan kaçınmaya, hatta soruşturmalara engel olmaya başladı. Artık Türkiye'de 'makbul vatandaş' tanımı dışında kalan kimsenin onuru veya hayatı güvencede değil maalesef. Bundan Türkiye'de yaşayan göçmenler de nasibini almaktadır." (Helsinki Yurttaşlar Derneği)

BİR GOOGLE'I KAPATMADILAR
"İfade özgürlüğünü kısıtlayan, sansür niteliği taşıyan uygulamalarda artış yaşadığımız bir yılın sonundayız. 'Türklüğe hakaret' gibi hukuken tanımlanması zor Türk Ceza Kanunu (TCK) 301.
Madde'ye dayanarak açılmış çok sayıda dava devam ediyor. Üstelik bu yıl içinde 301. madde çeşitli kampanya ve protestoların sonucunda değiştirilerek Adalet Bakanlığı'nın onayına bağlı olarak işleyebilir hale getirildi. Adalet Bakanlığı'nın bu rolü hukuk üstünlüğü açısından da riskler taşıyor.
Gerçekten aşağılama, iftira ve hakaret içeren yayın ve söylemleri engellemek için zaten TCK'da maddeler olması bu düzenlemelerin meşru amaçları konusunda soru işaretlerine sebep oluyor. Youtube, Wordpress, Google Gruplar, bloglar, kişisel siteler derken Google'ın bizatihi kendisinin kapanmasından korktuğumuz günler geçirdik.
Genelkurmay Başkanlığı'nın doğrudan gazetelerle tartışmaya girmesi, başbakanın gazete boykotu çağrıları gidişatın akılda kalacak simgeleri sayılabilir." (Uluslararası Af Örgütü)

5. Kadına Yönelik Şiddet/ Cinsiyetçilik

HÂKİM VE SAVCILARA ALKIŞ
"Cinsiyetçilik kanunlarda nispi bir iyileşme sağlanmış olsa bile kadına yönelik taciz ve tecavüz gibi şiddet türlerinde erkek egemen bir anlayışın hakim olması yüzünden çok ciddi bir sorun olarak devam ediyor. Eşcinsel ve travestilere karşı işlenen cinayetler de yeni bir 'faili meçhul' kategorisi yarattı. Bahsedilen tüm bu ihlallerin suç olarak algılanmaması veya üzerilerine gidilmemesinde savcı ve hâkimler de büyük rol oynadı. Tüm devlet aygıtlarının bu konuda söz ve işbirliği içinde olduğu gözlemleniyor. Yargıtay'ın Lambda İstanbul'un kapatılma kararını bozmuş olması, gayrımüslim vakıf kurma şartlarının bir miktar yumuşatılmış olması, Adalet Bakanı'nın işkenceden dolayı kamuoyunda özür dilemiş olması gibi "hiç yoktan iyidir" cinsinden birtakım gelişmelerden bahsedilebilir. Geçmişte tabu olan konuların tartışılabilir olmasını devlet nezdinde değil ama toplum nezdinde en büyük ilerleme olarak görmek gerek." (Helsinki Yurttaşlar Derneği)
Haberin fotoğrafları