kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
6 Aralık 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Gül'ün zeytin dalı

Yaşar Kemal, Alaeddin Yavaşça ve Turgut Cansever'in ödüllendirilmeleri dolayısıyla Çankaya'da verilen resepsiyonda, Adalet Ağaoğlu önemli bir hususun altını çizdi: "İki tür Cumhurbaşkanı var. Biri, darbeyle gelen, diğeri de milletin seçtiği. Milletin seçtiği cumhurbaşkanının verdiği ödülü önemsiyorum."
Ağaoğlu, herhalde, Çankaya'yı boykot edenlere bir mesaj göndermek istedi bu sözleriyle. Oysa, Türkiye'de işler tersinedir. Koca koca ilim adamları, bürokrasinin ileri gelenleri, büyük sanayiciler, darbeci generallere burun kıvırmaz da, milletin oyuyla Çankaya'ya çıkmış Abdullah Gül'ün eşinin başörtüsü, onlara kusur gibi görünür.
Evvelki günkü ödül töreni münasebetiyle, başka önemli mesajlar da verildi. Meselâ Abdullah Gül'ün, Yaşar Kemal'i överken, onun, Kürt destanlarından da esinlendiğini söylemesi, Yaşar Kemal'in ise, farklılıklarımızın zenginlik olduğunu "tek çiçeğe, tek renge, tek kokuya kalmış bir insanlık ve tek dile kalmış bir dünya hapı yutmuştur" sözleriyle vurgulaması, bugüne kadar alışılmamış bir çizgiyi yansıtıyor. Bir zamanlar, tıpkı Orhan Pamuk gibi, Yaşar Kemal'in de ağır eleştirilere maruz kaldığını hatırlarsak, "bir arpa boyundan daha fazla yol gittiğimize" ve "geçen senelerin demokrasi kültürümüzü geliştirdiğine" sevinebiliriz.
Siyasi yarışın içinde olmayan Abdullah Gül'ün, bayramın 1. günü Diyarbakır'a gitmesi çok önemliydi. Diyarbakırlıların, ülkenin birlik ve beraberliğini temsil eden cumhurbaşkanına sahip çıkacağını hepimiz görecektik; Gül'ün uzattığı zeytin dalı havada kalmayacaktı. Ama maalesef, son anda sağlık sebebiyle seyahat iptâl oldu.
Ne yapalım... bir başka sefere.