kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
5 Aralık 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ENGİN ARDIÇ

Aşağılık duygusuna gerek yok

Son günlerde "köşe yazarlarının aile fotoğraflarını yayınlamaları" gibi yeni bir zibidilik modası çıktı; bu gazete benim tekkem değil, bu köşe karta kaçmış çarpık beyinlerin ruh çöplerini boşaltma deliği de değil, ben öyle yapmayacağım.
Ama birkaç cümlecik yazayım, kendi kavlimce:
O tarihte büyükbabam Kasımpaşa Tersanesi'nde tornacıydı.
(Bir tornacının oğlu cumhurbaşkanı olunca küplere binen cici beyler, meğerse bir tornacının torunu da köşe yazarı olmuş, hadi küfür edin.)
Amcam babaannemin kucağında, babam henüz doğmamış.
Babaannem elbette çarşaflı. Elbette.
Yıl 1915...
Ailem İstanbul'da, büyükbabamın Ermeni ve Rum işçi arkadaşları var, benim ailem "o malum pisliğe" bulaşmadı, alnımız açıktır.
Fakat alınları aynı derecede açık olan bazı aydınlar bu konuda tuhaf bir aşağılık duygusuna kapıldılar.
Nasıl Kürt meselesinde "Cezayir'den dolayı kendini suçlu hisseden bazı Fransız aydınlarına" özeniyorlarsa, Ermeni meselesinde de "Yahudi işinden dolayı toplu sorumluluk ve suçluluk duygusu çeken Alman aydınlarına" mı özeniyorlar?
Eski arkadaşım Ali Bayramoğlu, Galatasaray'da benden küçük sınıflardan oldukları için o yıllardan hatırlayamadığım Prof. Ahmet İnsel ve Dr. Cengiz Aktar, ayrıca Baskın Oran hoca, bir kampanya başlatmışlar.
Şöyle diyorlar: "1915'te Osmanlı Ermenileri'nin maruz kaldığı Büyük Felaket'e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum."
Özür dilemesi gerekenler, liberal aydınlar değillerdir.
Özür dilemesi gerekenler, bu boku yemiş olanların mirasçılarıdır.
İster kanuni mirasçıları, ister manevi mirasçıları...
İttihat ve Terakki diktası sırasında kimlerin hangi işlere kalkıştıkları da bellidir, Anadolu'da uygulamayı kimlerin yürüttüğü de.
Hani Atatürk'ün "Katiller! Cepheye gelip erkek gibi dövüşmeye yanaşmıyorsunuz!" dediği adamlar...
Hani Atatürk'ü ezmeye çalışanlar, yoksayanlar, terfiini yapmayanlar, rütbe vermeyenler, daha sonra da İzmir'in ortasında takır takır öldürmeyi planlayanlar canım...
Hani kendini Atatürkçü sayıp da bu rezillere sahip çıkan mirasçılar... Kendini Kemalist diye yutturan Enveristler...
Emekli memur gazetelerinin köhne köşelerinden Talat'a övgüler düzenler...
Onlar özür dilesinler.
Avrupa Birliği'ne şirin görünmek için sizin bu kadar alttan almanıza gerek yok, Prens Sabahattin'in, Hüseyin Avni Bey'in, Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın mirasçıları.
Siz yüz yıldır muhalefettesiniz, sorumlu değilsiniz.