kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
3 Aralık 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Charles'tan al haberi!

Washington Post'un "kıdemli, çok etkili" yazarı Charles Krauthammer geçen gün ilan etti:
"İsrail, İran nükleer tesislerine saldıracağı zaman, Irak hava sahasını değil, Türkiye hava sahasını kullanacaktır.
Tam
da, 2007 Eylül ayında Suriye'yi bombaladığı gibi."
Hafızanızda, hatıranızda böyle bir şey var mı?
Yani sadece bir yıl geçmiş, ama aklınızda mı?
"Suriye'yi bombaladığı gibi... Türkiye hava sahasını kullanarak."

DOMİNOCU
Krauthammer herhangi bir "gazeteci" değil.
"İsrail devleti" ne adanmış "Siyonist" bir "Amerikalı".
Bush döneminin ilk güçlü çekirdeğini oluşturan neo-muhafazakârların en "muhafızları"ndan. Wolfowitz, Perle gibi şahinlerle birlikte, "İsrail'in güvenliği" için "Domino ekolü".
Görünürde harika bir niyetle "Ortadoğu'da demokrasinin yayılması" nı hedefleyen, ama bu hedef için de, "domino taşı" gibi, rejimlerin peşpeşe devrilmesinden, yani darbe, işgal, istiladan pek yana bir ekol!

HABERSİZ
"Charles", geçen Eylül'de, ABD, İsrail, hatta Suriye'nin onca suskunluğuna rağmen, o "saldırı" nın manasını yazanlardan biri.
21 Eylül 2007'de "Ortadoğu Volkanı" başlığıyla yazdığı şu:
"6 Eylül'de Kuzey Suriye'de önemli bir şey oldu. Problem şu: Kimse tam ne olduğunu bilmiyor. Olayın içindekiler hariç. Onlar da söylemiyor.
Biliyoruz, İsrail bir hava saldırısı yaptı. Önemli olduğunu nereden anlıyoruz? Sızdırmanın sanat olduğu İsrail'de, en iyi haber alanlar dahi ipucuna sahip değil. Bana dediler ki, bundan daha iyi saklanan bir sırra hiç rastlamamışlar.
Anladığım şu: Kuzey Kore'nin verdiği nükleer imkânlar vuruldu.
Suriye,
İran, Rusya, Libya dışında, İsrail saldırısını iki devlet protesto etti.
Biri ne hikmetse Kuzey Kore; diğeri de Türkiye.
Türkiye'ninkini anlıyorum. Muhtemelen, Türkiye askeri yetkilileri, İslamcı sivil hükümete haber vermeden İsrail'e bir hava koridoru açtılar."
"Kan" kaları burada kimi iş çevrelerinde, bir takım medya mahfillerinde ve bir ara kimi Genelkurmay, Harp Akademisi konferanslarında, hatta "AKP karşıtı" açıklamalar yaptıkları için sözde "anti Amerikan, bağımsızlıkçı, ulusalcı" şeylerde çok tutulan "kaynakları güçlü" Charles bir yıl önce yazmış:
İslamcı sivil hükümete haber vermeden, muhtemelen Türk askeri yetkililer İsrail savaş uçaklarına, Suriye saldırısı için hava koridoru...
Şimdi de diyor ki...
İsrail'in İran'a saldırısında, Irak değil, Türkiye hava sahası... Aynı Suriye'ye yapıldığı gibi.

TANK İLE DANK
Kaynaklarımız, kaymaklarımız öyle iyi olmadığı için, Dipsiz Kuyu 11 Eylül 2007'de şöyle yazmış:
"Suriye'ye, Akdeniz'den gelip Kuzey sınırından giren...
İsrail savaş uçaklarının güzergâhı böyle tanımlandı.
"Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan" yurdum tam da oradaydı.
Gökten bir elma düştü: Yarısı bana, yarısı ona. İki tank bize düştü, galiba iki tane de tam sınıra.
Akla ilk düşen de, İsrail uçaklarının, arada bir katıldığı Konya'daki "Anadolu Kartalı" tatbikatı sırasında mı, "o hava sahası Türkiye'nin, şu hava sahası Suriye'nin, gidip de görmeyenin" diyerek uçuverdiği ihtimaliydi. Başbakan yalanladı.
Ama İsrail yalanladı mı?
Dışişleri İsrail'e "tankları" sordu.
Genelkurmay'ın meşhur muhtıralı internet sitesi, onca Yunan ihlali yanı sıra, geçen "Hakkâri'de bir mevsim"de, "Seninle 4 dakika" deyip havamızı ihlal eden (sanki üslerdeki uçaklar başka memleketteymiş gibi) ABD uçaklarını dahi duyurarak "post modern" yenilik yapmıştı ya, "tanklar ile ihlal" e bir şey demedi.
Daha önce, "İsrail'in İran'a saldırı senaryoları"nda, Türkiye hava sahasının kullanılması gündeme gelmişti.
"Gündem" işte böyle, "muhafazakâr demokrat sivillerle cumhuriyetçi, ulusalcı askerler" in devlet yönetiminde, "tank, tank" yürüyor. Kafamıza "dank" etmesi için daha kaç "tank" düşmesi şarttır?
Bakalım hava sahasını ihlal mi, iğfal mi etmek isteyecekler!"
Bir "demokratik, laik, sosyal hukuk devleti" ile "fikri hür, vicdanı hür medya" düşünün ki, bu olayın üstünde pek durmamış! Neyse, bir yılda çok şey değişti!