kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
30 Kasım 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Tecavüz, dünyanın hemen her ülkesinde yaşanan bir sorun. Ancak hem tecavüzün cezalandırılması, hem de tecavüze uğrayan kadınların yararlanabildiği olanaklar, tecavüzün bu ülkelerce ne kadar ciddiye alındığının ölçütü.

Hiç tecavüze uğradınız mı?

Müjgan HALİS
28.11.2008
Dünyanın birçok ülkesi gibi Türkiye de tecavüz vakalarıyla sarsılıyor. Tecavüzün cezalandırılması konusunda İngiltere, Almanya ve Türkiye'deki uygulamalara baktık, bunları hukukçularla tartıştık. Sonuç: Türk Ceza Kanunu, tecavüz konusunda hâlâ çok eksik..
"Nelerden korkarız en çok. Ölmekten? Yalnız kalmaktan? Sevdiklerini kaybetmekten? Peki, bunların dışında, kadınlar neden korkar en çok? Kırışıklardan mı, selilütlerden mi? Hayır! Tecavüze uğramaktan. Kadınlar tecavüze uğramaktan korkar. Ve bu korkuyla geçer ömür. Boş bir sokakta yürürken bu korku takip eder, gece kapımızı kilidini kontrol ederken bu korku vardır kapının arkasında. Korkmakta haklıyız çünkü her dört kadından bir tanesi, hayatı boyunca en az bir kere tecavüze uğruyor. Yani hep birileri var etrafta tecavüze uğrayan. Ben, sen, biz.
Tecavüze uğruyoruz ve susuyoruz. Çünkü adalet bizi sevmiyor, biliyoruz. Öncelikle; tecavüze uğrarmışsak ve şikâyetçi olacaksak ilk olarak kanıtlamamız gereken şey kendimizin suçsuz olduğudur. Bunu önce kolluk kuvvetlerine, sonra adli mercilere ve en zoru da topluma ve ailemize kanıtlamalıyız. Kendimizi temize çıkardığımızı farz edelim, bir de tecavüzcünün bu eylemi gerçekleştirdiğini ispatlamalıyız, önce kolluk kuvvetlerine, sonra adli mercilere, sonra da tüm topluma.
Elle tutulur gözle görülür deliller bulmalıyız.
Yani meni testi gibi; tabii ki saldırgan saldırı sırasında prezervatif kullanmadıysa. Sonra bir de bu olayın gönüllü bir birliktelik değil de tecavüz olduğunu ispatlamalıyız yani en azından bir miktar yaralanmış olmak şart. Tabii ki saldırgan uyuşturucu ilaç vb. ile uyutup gerçekleştirmediyse eylemini. Bu arada birçok onur kırıcı muayeneye girmeliyiz, birçok onur kırıcı soruyu cevaplamalıyız. Pis bir şeye bakıyor gibi ağızlarını bükerek dinleyen savcılara bitmek tükenmek bitmeyen ifadeler vermeliyiz. Adaletsizlik içinde adalet ummalıyız. Hem de yıllarca.
Tecavüze uğruyoruz ve susuyoruz çünkü korkuyoruz. Öldürülmekten korkuyoruz. Eğer bu adamlar bedenimizin en kuytusuna girdiyse, daha bize yapabileceklerinden korkuyoruz. Tehditlere boyun eğiyoruz. Sıkıyoruz dişimizi, iğrenç kokan tecavüzcü üzerimizdeyken. Ya da demokles kılıcı gibi başımızın üzerinde duran namus belasından korkuyoruz.
Suçlanmaktan korkuyoruz. Daha da aşağılanmaktan.
Biliyoruz ki insanlar çok ilgilenecekler bizim yaşadıklarımızla. Sonra bakışlarını hissedeceğiz insanların akıllarından neler geçiyor olduğunu düşüneceğiz. Bir de iyi niyetli insanlar, bizim gibi 'düşmüş' birisine öğütlerini verecekler...
Tüm bunlardan dolayı susuyoruz. Sustukça tecavüze uğruyoruz, tecavüze uğradıkça susuyoruz.
Oysa biz sustukça çoğalıyor tecavüzler ve her altı dakikada bir kadının daha bedeni yağmalanıyor.
İşte biz bu yüzden yola çıktık. Devletli erkeklerin koyduğu yasaların tecavüzcü erkekleri korumasını reddediyoruz. Acımızı içimize atmayı ve susmayı reddediyoruz. Bizim acılarımızın üçüncü sayfa mezesi yapılmasını reddediyoruz. Tabii reddetmek yetmiyor.
Bu yüzden silkelendik ve kendimize acımaktan vazgeçtik. Biz bu hayatın ve bize yapılanların nesnesi olmayacağız... Bizim yaşadığımız kıyımı başka kadınların yaşamaması için mücadele edeceğiz.
Anlatacağız, direneceğiz, itiraz edeceğiz, biz sustukça çoğalan, cesaretlenen tecavüzcülere ve destekçilerine dur diyeceğiz."
(*) Bu yazı Tacize ve Tecavüze Son İnisiyatifi'nden Aylin tarafından kaleme alındı. Yazının orijinali Amargi 'nin kış sayısında bu hafta yayınlamıyor. Girişim, iletişim için tacizvetecavuzudurdur@yahoogroups.com adresini kullanıyor.