kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
30 Kasım 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Bu kavga niye?

Siyasi alanda polemiklere rastlıyoruz ama, din konusunda bilgili iki insanın birbirini çok ağır bir dille yermesini doğrusu kabul etmek kolay değil.
Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, geçtiğimiz haftalarda, Yaşar Nuri Öztürk'ü ağır bir dille eleştirdi. Öztürk, "Kur ' andaki İslâm" isimli bir kitap yazmış ve bu kitapta kendisine göre hurafe addettiği inançlara karşı savaş açmıştı.
İki dindar kişi arasında geçen yüksek dozdaki bu polemik beni şaşırttı. Özellikle Yaşar Nuri Özktürk'ün dilinin kemiği olmadığı anlaşıldı.
Mehmet Şevket Eygi, "ilmihallerde anlatılan İslâm ' ın gerçeği yansıtmadığını" söylediği için Yaşar Nuri Öztürk'e veryansın etti Milli Gazete'de: "Terazinin bir kefesinde 1400 yıldan beri gelip geçmiş ulema, suleha, gerçek müctehitler, fukuha var; öbür kefede siz varsınız. Siz onların ayaklarının tozu olamazsınız. Kaç defa 'Peygamber bir postacıydı, öldü işi bitti' diye yazdınız. Oysa peygamberin önderliği kıyamete kadar devam edecektir. Peygamberi bırakıp sizin peşinizden mi gideceğiz? O kadar akılsız değiliz. Tarih boyunca bu ümmeti aldatan bozuk insanlar bulunmuştur. Siz onlardan birisiniz. Siz bir deccal, bir kezzapsınız. Her konuşmanız için binlerce lira ücret alıyordunuz. Para, para, para... işte sizin sevdanız. Siz yıllar boyunca maalesef insi bir şeytan gibi hareket ettiniz. Kapalı kapılar ardında, agresif din düşmanlarıyla işbirliği yaptığınızı bilmez değiliz."
Mehmet Şevket Eygi'nin eleştiri sınırlarını zorlayan, fakat aşmayan yazısına, Yaşar Nuri Öztürk bir din alimine yakışmayacak sertlikte cevap verdi. 5 gün üst üste hurriyet.com.tr'de yayınlanan makalesinden bazı alıntılar yapıyorum: "Sen! dişleri dökülmüş, gözlerinin nuru uçmuş, fesat ve gıybet yaratığı, hurafe soytarısı, haysiyetsiz yobaz. Vicdanın, insafın yok mu? Senin hiç değilse hayvanlığın da yok? Bir eleştiri yazısını muhatabının adını açıkça zikrederek yazacak mertliğe ulaşamamışsın. Kancık bir edayla kıvırıp duruyorsun. Hayatında bir gün olsun maskesiz dolaşmadın, mertçe, yiğitçe konuşmadın. Müslümanlık senin gibi hurafeci yobazların babasının malı mı? Sen kimsin de bir engizisyon papazı gibi dine, imana ambargo koyup 'Bu bizimdir' diyebiliyorsun. Söylesene hayasız adam... Senin ardamarın yok mu be mendebur? Saldırmadan önce sadece salya biriktirme, biraz da bilgi biriktir. Hurafe hammalı, delâlet sembolü adam. Yeter artık kuyruğunu kıvırıp yerine otur..."
Bu tartışma üzerinde fazla yorum yapmadan, konuya, sadece Mevlana'nın "Beri gel" satırlarıyla ışık tutmak isterim. (Şiiri özetleyerek sütunuma aldım)