kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
30 Kasım 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat
Sinan Tuzcu: Toplum olarak her geçen gün biraz daha dar düşünmeye, modernliği unutarak davranmaya başladık. İnsanların özgür olduğunu, herkesin istediği her şeyi düşünüp, söyleme hakkı olduğunu unuttuk.

Kendime ve beynime hiç sansür koymadım

İLKER GEZİCİ
28.11.2008
Oyunculuğuna tiyatro yazarlığını da ekleyen Sinan Tuzcu: Ben doğuştan muhalif bir insanım. 'Sürmanşet'i yazarken kendime ve beynime sansür koymadım. Bundan sonra da koymam!..
Oyuncu olarak tanıdığımız Sinan Tuzcu, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda okurken hayalini kurduğu şeyi başardı ve yazdığı ilk oyun 'Sürmanşet' BKM'de perdelerini açtı. Politik düzeni eleştiren oyunuyla tiyatro dünyasına iddialı bir giriş yapan Tuzcu, "Acınacak halimize güldüğümüz, daha önce karşılaşıp tepki vermediğimiz manşetlere taşınan gerçek olayları anlatıyoruz" dedi. İzleyicinin zihninde 'Ben bunu neden önemsemedim, neden farkına varmadım?' sorularını sordurmayı hedefleyen Sinan Tuzcu, "Ben kronik bir muhalifim. Bu anlamda kendime ve beynime asla sansür uygulamadım" sözleriyle iddiasını ortaya koydu...

DOLUNAY SOYSERT VE SİNAN TUZCU FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ...

OLAYLARA GÖNDERME

* 'Sürmanşet' sizin ilk oyununuz sanırım. Ne zaman yazmaya başladınız ve nasıl karar verdiniz?
Hikayenin oluşumu yaklaşık iki yıl öncesine dayanıyor. İki perdeyi de altışar ayda yazdım. Yani bir senemi bu oyunu yazmaya verdim. Geçtiğimiz temmuzda ise yönetmenle çalışmaya başladık. İki buçuk aylık ön hazırlığımız oldu. Geçtiğimiz hafta da oyunumuz ilk kez sahnelendi.

* Size bu oyunu yazdıran şey neydi? Nereden yola çıktınız?
Biz Türkiye'de birtakım şeyleri sümen altına itmişiz, görmezden gelmişiz, gördüklerimizi de evcilleştirmişiz. Gazetelerde her gün okuyup 'Vay be' dediğimiz haberler, dünyanın birçok medeni ülkesinde pek çok olaylar yaratacak türden. Mesela, bizdeki yolsuzluklardan biri İsviçre'de olsa ülke birbirine girer. Bizden daha fena durumda olanlar da var tabii ama biz hep muhasır medeniyetler seviyesine bakıyoruz ya... 'Biz niye bunları görmüyor önemsemiyoruz, altını çizmiyoruz?' benim çıkış noktam oldu. Oyundaki karakterler, tıpkı halkımız gibi Susurluk ya da Hrant Dink'in öldürülmesi gibi olayları gayet rahat konuşuyor... Oyunun özünde bu yaşananlara gönderme ve taşlama yapıyorlar...

BU OYUN SİSTEMİ ELEŞTİRİYOR

* Oyunu yazarken, toplumdaki bu içselleştirmeyi mi dert ettiniz?
Dert etmekten ziyade şunları söylüyorum... Bunlar, bir ülkenin yakın tarihinde yer tutan çok önemli şeylerdir. Ülkenin bireylerinin kişisel tarihlerinde etkisi olması gereken olaylardır. İnsanlar bu olaylara göre fikir tavır ve düşünce geliştirirler... İşte biz bunu atladık. Bu düşüncenin gelişmemesi, bu fikrin ortaya konmaması, bunun sanata ve sanatçıya yansımaması her geçen gün biraz daha duyarsız olmamıza sebep oluyor. Ayrıca ülkemizdeki tiyatro anlayışında politik oyunlar biraz dışlanmış durumda... 'Sürmanşet' ise sadece politikayı eleştiren politik bir oyun değil, dramatik kurguyla oluşturulmuş ve hikayesi olan politik bir dram... Toplumun şu anda yaşadığı sistemi her açıdan eleştiren bir oyundur.

* Genel anlamda baktığımızda seyircinin karşılaşmasını istediğiniz, yazarken özellikle vurgulamak istediğiniz şey nedir?
Oyunu yazan ve prodüksiyonu yapan kişi olarak, izleyenin metni tartışmasını istiyorum! Oyunda konuşulanların hepsi gerçek, hepsi adından da anlaşılacağı üzere manşete taşınmış şeyler. Seyircinin 'Evet ben bunların birçoğunu gazetede okudum ama niye şimdi dikkatimi çekiyor? Niye bu durumu hiç önemsemedim? Niye tepki göstermedim?' demesini istiyorum. Biraz da özgürlükçü, yeni ve geniş perspektifle bakabilmeyi yaratmak istiyoruz.

* Öyle değil miyiz?
Hayır... Biz artık Türkiye'de her geçen gün biraz daha dar düşünmeye, biraz daha siyaha bürünmeye, modernliği unutarak davranmaya başladık. İnsanların özgür olduğunu, herkesin istediği her şeyi düşünüp söyleme hakkı olduğunu, unutmaya başladık. Seyircinin biraz bundan etkilenmesini istiyorum...

* Türk halkı neden bu hale geldi sizce?
Bu çok uzun bir süreç... Özellikle 50'lerden sonra her geçen yıl muhafazakar sistemin esiri olduk diyebilirim. Benim için çözülmesi gereken budur... Türkiye'nin yüzünü sadece Batı'ya dönen bir ülke olmasını istemiyorum. Ben tam tersine, Batı'yı ve Doğu'yu aynı anda hisseden bir ülke istiyorum. Ben bu toprakları seviyorum...

POLİTİKACILAR GELİP İZLESİN
* 'Sürmanşet'i yazarken 'başımı ağrıtır' dediğiniz sivri söylemleriniz var mı? Düşüncelerinizi kağıda dökerken iki defa düşündüğünüz oldu mu?
Hayır hiç öyle düşünmedim. Ben özgür bir ülkede yaşıyorum. Özgür olmasını istediğim bir sanat ortamında iş yapmak istiyorum. Kendime de, beynime de hiçbir zaman sansür koymadım, koymayacağım da. Bunun için ne çekmem gerekirse de çekerim. Bir şey çekeceğimi de düşünmüyorum açıkçası.

* Oyundan rahatsızlık duyacak siyasetçiler olabilir mi? 'Sürmanşet'i izlesinler mi?
Siyasetçiler gelip izlesin. Benim işimin kollarından biri de politikayı ve sistemi eleştirmek. Ben bir muhalifim, kronik bir muhalifim. İşim gereği her zaman muhalif olmak zorundayım. Birileri bunu izledikten sonra beni eleştirmekten çok, kendine pay çıkarırsa daha mutlu olurum.

* Yakın zamanda yine tiyatro oyunu sahneye koymayı düşünüyor musunuz?
'Sürmanşet' benim başlangıcım. Bu işin eğitimini gördüm ve ömrümün sonuna kadar bunu yapacağım. Ocak ayında yeni bir proje, muhalif bir oyun düşünüyorum.