kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
29 Kasım 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Gürcistan ve Ukrayna

ABD'nin son anda geri adım atmasıyla hem NATO'da derin bir çatlağa, hem de NATO-Rusya ilişkilerinde ciddi krize yol açabilecek gelişme şimdilik dondurulmuş oldu.
NATO dışişleri bakanları 2-3 Aralık'ta Brüksel'de bir araya gelecek. Bu toplantıda gündemin en önemli maddesini Gürcistan ve Ukrayna'nın İttifak'a olası üyelikleri oluşturacak. NATO'ya her isteyenin ya da başvuranın veya kendisine göz kırpılmış olanın hemen bünyeye alınması söz konusu değil. Önce hepsi de veto hakkına sahip üyeler arasında görüş birliği sağlanması gerekiyor. Daha sonra aday ülkeye bir "Eylem Planı" hazırlanıyor. NATO üyeliği kriterlerinin sıralandığı bir tür yol haritası. Ancak o plan tümüyle uygulandıktan sonra kapı açılıyor. Yine oybirliği koşuluyla.
Gürcistan ve Ukrayna 4 yıldır NATO üyeliği için bastırıyorlar. ABD'nin, İngiltere'nin ve Polonya ile Baltık cumhuriyetlerinin başı çektikleri eski Doğu Bloku ülkelerinin açık desteğiyle. Buna karşılık Almanya ve Fransa'nın çevresinde toplanan bir grup, iki ülkeye de "Yeşil Işık" yakılmasına karşı çıkıyorlar. Gerekçeleri: Durduk yerde Rusya ile sonuçları kestirilemeyecek bir gerilimin pimini çekmemek için. Haklılar. Medvedev-Putin yönetimi böyle bir kararı bir tür "Savaş ilanı" olarak yorumlayacağını açık açık söylüyor.
Geçen yaz patlak veren Osetya Savaşı'ndan sonra Gürcistan ve Ukrayna'nın NATO üyeliği sorunu daha kritik boyutlara tırmandı. Çünkü iki ülke de savaşı bir fırsat, sonuçlarını da şantaj malzemesi yaptı: "Bizi NATO'ya almazsanız, başımıza neler geleceğini görüyorsunuz!"
Dahası "Oyun"u kızıştırmaktan bile çekinmediler. Örneğin, Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili'nin geçenlerde kendisini ziyaret eden Polonya Devlet Başkanı Leh Kaczinski (İkisinin en güçlü ortak bağı: Rusya'ya karşı sınırsız düşmanlıkları) ile Güney Osetya sınır bölgesinde gezerken, konvoylarına ateş açılması gibi! Örneğin Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko'nun ordularına Rus sınırı boyunca 1.5 metre derinliğinde hendek kazmalarını emretmesi gibi.

Brüksel'de kıyamet kopacaktı
Saakaşvili ve Yuşçenko'nun bu "Çabaları" NATO'nun eski Doğulu üyeleri ama en önemlisi Washington tarafından takdirle karşılandı. ABD Dışişleri Bakanlığı koltuğunda son haftalarını geçirmekte olan Condoleezza Rice iki lidere sempatisini ve desteğini göstermek için bir sürpriz yaptı: "Gürcistan ile Ukrayna'nın NATO üyeliği için önce Eylem Planı sürecinden geçmeleri şart değil. Takvim kısaltılıp hızla üye yapılabilirler!"
Ortalık karıştı tabii. Rusya'dan tehdit üstüne tehdit. ABD eski Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in Irak savaşı krizi günlerinde "Eski Avrupa", daha doğrusu "Yaşlı Avrupa" diye alay ettiği FransaAlmanya grubundan Rusya'yı yatıştırma çabaları, ABD'ye ise eleştiri, hatta rest: "Gürcistan ve Ukrayna'nın yakın gelecekte NATO üyelikleri kesinlikle sözkonusu değil. Brüksel toplantısında bu konu gündeme getirilirse engelleyeceğiz." (Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ortak açıklaması.)
Bu çıkışlar ortamı iyice gererken dün Rice'tan yeni bir sürpriz geldi: "Brüksel'de Gürcistan ve Ukrayna'ya Eylem Planı verilmesi fikrinden vazgeçtik."
Böylece son dakikada sağduyu kazandı, Bush ve Rice 20 Ocak'ta yönetimi devredecekleri Başkan Barack Obama ile ekibinin kucağına gider ayak bir kriz daha bırakma çılgınlığının eşiğinden dönmüş oldular.
Bu kez de tabii Saakaşvili ve Yuşçenko ile Polonya'daki ve Baltık cumhuriyetlerindeki dostlarında derin düşkırıklığı. Rusya'da sevinç (Biraz da "Bilek güreşini biz kazandık" havası.) Eski veya Yaşlı Avrupa'da rahatlama.
Peki Obama yönetimi bu netameli sorunda farklı politikalar izleyebilir mi? Kuşkumuz var. İki nedenden ötürü:
1- Gürcistan ve Ukrayna'nın NATO üyeliğinin en ateşli destekçilerinden olan Savunma Bakanı Robert Gates yeni dönemde de görevini sürdürecek.
2- Obama ve ekibi, 1970-80'lerde Sovyetler Birliği'nin kuşatılması stratejisinin mimarı olan ve şimdi Rusya'ya karşı da benzer politikalar öneren Zbigniew Brzezinski'nin görüşlerine çok önem veriyor. Yeni hamlelere şimdiden hazırlanın.
Türkiye'nin pek öne çıkmak istemediği ama merkezinde yer aldığı bu öykü burada bitmez. Devam edeceğiz.