kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
28 Kasım 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

Deniz Baykal'ın "negatif" iktidarı

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın siyasi hayatını Hasan Cemal şöyle özetlemiş: "1960'ların sonundan beri aktif politika yapıyor. Kırk yıllık siyasetçi. Ama hep muhalefette oynuyor. Onun dışında neredeyse herkes başbakan oldu. Hatta rahmetli Ecevit tur bile bindirdi Baykal'a. Programında hala 'sosyal demokrat' yazan, bu zamana kadar daha hala Sosyalist Enternasyonal üyesi kalabilmiş, hala 'solcu' iddiaları olan, fi tarihinde oyların yüzde 42'sini alabilmiş, adı CHP olan bir partinin 16 yıldır lideri olacaksın. Ama hiç seçim kazanamayacaksın. Olacak iş mi?" (Milliyet, 27 Kasım)
Genel olarak CHP'nin, özel olarak da Baykal'ın durumu insanları şaşırtıyor.
Sürekli seçim kaybeden bir siyasetçi nasıl partinin başında kalır? Böyle bir parti varlığını nasıl sürdürür?
Bu sorunun cevabı 1960 darbesiyle birlikte kurulan rejimde yatıyor: Kısaca "vesayet rejimi" dediğimiz sistemin mantığını şöyle özetleyebiliriz:
1) Demokratik ortamda "Kemalist" (devletçi/ ulusalcı/laikçi) bir parti seçimi kazanamaz. Çünkü halk böyle bir partiye iltifat etmez.
2) O halde öyle bir rejim kuralım ki iktidara gelen parti "bizim istemediğimiz şeyleri" yapamasın.
Yani sistemin püf noktası "neyin yapılacağı" değil, "neyin yapılmayacağı" üzerinden rejimi belirlemektir.
Bu durum CHP'ye ve onun başındaki kişiye büyük bir güç verir.
Nasıl işlediğini işte hep birlikte görüyoruz: Yüksek oy almış olmak dahi bir işe yaramıyor.
"Askeriye", "yüksek Yargı", "medyanın ve sermayenin bir bölümü", "Alevilerin çoğunluğu" ile işbirliği yapan CHP, "gerek görüldüğünde" sistemi kilitleyiveriyor.
Demek ki kaç sandalyesi olursa olsun, Meclis'e girebilmiş bir CHP büyük güçtür.
Evet bu haliyle hiçbir zaman hükümete gelemeyecektir ama onun dediğinden dışarı çıkmak da kolay değildir.
Eğer hükümet "pozitif iktidar" ise CHP "negatif iktidar"dır. Yani yaparak değil, yaptırmayarak gücünü gösterir.
Birkaç benzetme yaparsak:
* CHP "anti-futbol" oynayan takımlara benzer. Kendisi gol atmaz ama gol de attırmaz. (Buna karşılık bol bol tekme atar.)
Evet şampiyon olmaya çalışmaz ama şampiyon olacak takımı belirler.
* CHP parası sayesinde oğlu üzerinde tahakküm kuran yaşlı babalar gibidir. Delikanlıya verecek bir fikri yoktur belki ama onun yapacaklarını engelleme gücüne sahiptir.
İlahi Hasan Cemal! Böyle bir partinin genel başkanı olmak "fena" bir şey mi? (Bence "fena halde" fena ama konumuz o değil.)
Hazine'den gelen parayı kullanıyorsun. İş Bankası üzerinde söz sahibisin. Askeriye ve yüksek yargı nezdinde itibar sahibisin. Altında makam arabası var. Havaalanı ve benzeri yerlerde VIP statüsünde muamele görüyorsun; vb. vb. vb.
Pozitif iktidarlar yani oy alarak hükümet olmuş partiler gelip geçiyor ama sen yerinde kalıyorsun.
Ayrıca saçma ve adaletsiz bir "Siyasi Partiler Kanunu" sayesinde kimse parti içi iktidarını sarsamıyor.
Halka karşı hiçbir ciddi sorumluluk taşımadan, sadece yüksek bürokrasinin eğilimlerini kollayarak, seçim zamanları "yolsuzluklar" ve "irticadan" dem vurarak sürdürülen bir siyasi hayat!
Şahane bir durum değil mi?