kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
25 Kasım 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

Ekrandaki parlaklık uçucudur

DENİZ AYYILDIZ
24.11.2008
'Canım Ailem' dizisinin ilk bölümünde övgü yağmuruna tutulan Şebnem Bozoklu: Televizyondaki parlaklık uçucudur. Ben hayatla daha ilgiliyim. Şöhret, ani çıkışlar olabilir ama ani inişler de olabilir ..
atv'nin yeni bombası 'Canım Ailem'in ilk bölümünde izleyicilerin gönlünü fethetti Şebnem Bozoklu... Uğur Yücel, Ozan Güven ve daha pek çok büyük oyuncunun arasında yıldız gibi parladı... 'Meliha' rolüyle harikalar yarattı... Şimdilerde herkes, "Bu oyuncu daha önce nerelerdeydi? Niye bu kadar geç keşfedildi?" diye soruyor. Bu soruyu biz de kendisine sorduk, yanıtını aldık. Bir kere baştan söyleyelim; 'Canım Ailem'deki o 40'lı yaşlardaki 'frapan Meliha' ile fiziksel olarak alakası yok! Yolda görseniz onu tanımakta güçlük çekersiniz. Bozoklu henüz 29 yaşında, çıtı pıtı, spor giyinen bir genç kadın... Hayatla barışık, oyunculuğa aşık...

BÜTÜN ANADOLU'YU DOLAŞTIM
* İlk bölümün ardından hem basında hem de internetteki forumlarda sizin için çok güzel yorumlar vardı. 'Nerelerdeydin bu zamana kadar Şebnem?' diye soruyorlar. Gerçekten nerelerdeydiniz?
Aslında benim sürecim diğer arkadaşlarımdan daha farklı başladı. 1996-2000 yılları arasında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde konservatuvar okudum. İstanbul'a döndükten sonra bir de MSM'nin (Müjdat Gezen Sanat Merkezi) konservatuvarına girdim, orayı da bitirdim. Hemen sonra 'Türkiye'de tiyatro izlemeyen çocuk kalmasın' diye büyük bir sosyal sorumluluk projesine katıldım. 2-2.5 sene bütün Anadolu'yu dolaştım. O dönem televizyonla ilgili hiçbir şey yapmadım. Çok uzun bir süre... Proje bittikten sonra hemen tiyatroya başladım.

* Sizin kukla oynattığınızı da duyduk...
Evet, kukla merakım var. 'Elma Kurdu Nam Nam' isimli çocuk şovundaki turuncu renkli kuklayı 4 yıldır ben oynatıyorum ve konuşuyorum. Biz onlara Muppet kuklaları diyoruz. 'Muppet Show'daki kuklalarla aynı teknikte. Ele takılan kukla türü... Çocuklarla ilgili bundan sonra da iş yapacağım. Çünkü çok seviyorum. Son 5 yıldır hep TRT'de çocuklarla ilgili işler yaptım. Canlı yayın programları sundum, animasyon karakterleri seslendirdim.

HİÇ AJANSIM VE MENAJERİM OLMADI
* Şimdiye kadar hiç 'Ön plana çıkayım, tanınayım' diye bir girişimde bulunmamışsınız...
Hiç menajerim, ajansım olmadı. Kendimi çektim ve sadece tiyatro yaptım birçok yerde. Hâlâ da yapmaya devam ediyorum. Tiyatro hep hayatımda olacak. 'Canım Ailem' benim televizyondaki üçüncü işim. 10 bölüm kadar 'Selena'da oynadım. Geçen sene de 'Derman' adlı dizideydim. Aslında ben uğraşmadım hiç... Bu yüzden TV izleyicisi beni tanımıyor.

* 'Canım Ailem' ekibine nasıl dahil oldunuz?
İyi ki dahil oldum, harika oldu... Çünkü eğer içinde olmasaydım ve televizyonda görseydim, 'Aman tanrım' diyeceğim bir iş... Seçmelere girdim ve kazandım. Hiç beklemediğim bir şeydi. Çünkü kendimden büyük bir kadını oynamam gerekiyordu. Ve oldu, iyi ki de oldu. Çok mutlu hissediyorum kendimi.

* Uğur Yücel'le karşılıklı oynarken heyecanlanıyor musunuz?
Çok fazla... Hele karşılıklı oynadığımız dramatik bir sahne var. Bugün, ikinci bölümde ekrana gelecek. O sahne nasıl çekildi bilmiyorum. Uğur Ağabey oynarken gözlerinde şimşekler çakıyor sanki! Müthiş bir oyuncu.

EVCİL BİR TİPİM
* 'Canım Ailem' tek bölüm oynadı ve herkes sizden bahsetmeye başladı. Bir anda parladınız...
Televizyondaki parlaklık uçucu bir şey... Aslolan başka şeylerdir benim için. Benim merkezimde hiçbir zaman bu parlaklık yok. Zaten bu, benim yaptığım işlerden de bellidir. Ben hayatla daha ilgiliyim. Şöhret, ani çıkışlar olabilir ama ani inişler de olabilir. İnsan oraya odaklı yaşarsa çok mutsuz olur. Ama oynadığım bir şeyi insanların beğenip iyi şeyler düşünmesi, yazması ve takdir etmesi benim için harika bir şey. Köşe yazılarında, internette çok güzel şeyler okudum. Ama bu benim merkezim değil. Benim merkezim iyi insan olmak!

* Çalışmadığınız zamanlarda neler yaparsınız?
Evcil bir tipim aslında, ev tipiyim. Çok severim öyle; evde oturulsun, yemekler yensin, hep beraber film izlensin... Gece dışarı ayda iki defa falan çıkarım. Arkadaşlarımla canlı müzik dinlemeye giderim.

* Televizyon izler misiniz peki?
Çok iyi bir TV izleyicisi değilim ama mutlaka bakarım ne var, ne yok diye... Evdeyken genelde kitap okuyorum. Ben iyi bir okuyucum. Bütün paramı da kitaplara veriyorum ama umrumda değil. (Gülüyor)

* Şu anda ne okuyorsunuz mesela?
Şu anda değişik bir şey okuyorum. Isabel Allende'nin 'Afrodit'ini okuyorum. Allende çok farklı bir kadın... Hayata çok başka yerlerden bakıyor. 'Afrodit' yemekler üzerine kurulu bir kitap. Yemekler üzerinden aşkı, sevgiyi, kadın-erkek ilişkisini değerlendiriyor. Çok güzel bir kitap...

HAYATTA OLMAYA AŞIĞIM...
* Peki aşk sizin için ne ifade ediyor?
Aslında benim içimdeki aşk 'Samim' ve 'Meliha'nın duygularına benziyor. Gerçek aşka inanıyorum. Aşık olduğum zaman yaşadığımı anlıyorum. Hayatı farklı bir gözle görebiliyorum. Aşk, renklerini değiştiriyor hayatın... Ama aşk duygusunu aynı yoğunlukta başka şeylerle de yaşayabiliyorum. Ben hayatta olmaya aşığım diyebilirim. Yaşıyor olmak, var olmak benim için çok önemli bir şey. Ve bunu vurgulayan her duyguyu seviyorum.

* Çok kitap okuyanlar, bir şeyler karalamayı sever... Var mı böyle çalışmalarınız sizin de?
Uzun zamandır yazıyorum ama yazdıklarımı herkesin okumasından utanırım. Kendi kendime yazıp, kendi kendime okuyorum.

* Oyunculuk sizin için ne ifade ediyor?
Yapmayı en sevdiğim, kendimi en iyi hissettiğim şey... Benim için çok özel, kafamı hep karıştıran bir şey... Hiçbir zaman rahat olamadım oyunculuk konusunda ve hiçbir zaman da olamayacağım sanırım. Çünkü ben kendiyle uğraşan biriyim. Kendimi sevmekte zorlanan biriyim. Yaptığım şeyleri çok çabuk beğenen biri değilim.