kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
22 Kasım 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Markalarının ismini annelerinin kızlık soyadından alan Mulleavy'lerin en beğendikleri tasarımcılar arasında Karl Lagerfeld ve Vivienne Westwood var.

İki kız kardeş, 'tek beyinle' tasarım yapıyor

YAPRAK ARAS ŞAHİNBAŞ
21.11.2008
Moda dünyası, Rodarte'yi konuşuyor. Üç yıl önce, Kaliforniyalı iki kız kardeşin kurduğu marka, bugün 'modadaki en heyecan veren isim' olarak gösteriliyor ..
Kate ve Laura Mulleavy kardeşlerin hikâyesinin, modern bir peri masalından farkı yok aslında. Birisi sanat tarihi, diğeri ise İngiliz edebiyatı mezunu iki kız kardeşin en büyük tutkusu, moda tasarımıdır.
Pasadena, Kaliforniya'da geçen çocuklukları boyunca bunu hayal etmişlerdir.
Okullarını bitirince harekete geçmeye karar verirler. Laura (28), garsonluk yaparak biraz para biriktirmiştir. Kate (29) ise üzerini tamamlamak için plak koleksiyonunu satar. Ve tası tarağı toplayıp New York'a giderler. Ne moda sektöründen tek bir tanıdıkları, ne de defile yapacak sermayeleri vardır. 10 parçadan oluşan koleksiyonlarını, kâğıt bebeklere giydirerek bir otel odasında sunum yaparlar. Ve Women's Wear Daily sitesinin dikkatini çekmeyi başarırlar. Bir yıl içinde de tüm moda dünyasının. İkinci yıl yaptıkları sarı ipek elbise ise bugün Metropolitan Müzesi Kostüm Enstitüsü'nün kalıcı koleksiyonunun parçası.
Markalarının ismini annelerinin kızlık soyadından alan 'Rodarte' kızları, moda dünyasındaki üçüncü yıllarını henüz dolduruyor. Kısacık mazilerine rağmen Vogue ve Elle gibi önemli dergilerce 'modadaki en heyecan verici isimler' olarak zikrediliyorlar.
Vogue'un Yayın Yönetmeni Anna Wintour, hiçbir defilelerini kaçırmıyor.
Victoria Beckham'ın geçen haftalarda giydiği Christian Louboutin imzalı ayakkabılar da, Rodarte markasını taşıyor.
Türkiye'de de V2K mağazalarında satılan Rodarte'nin yaratıcıları Laura ve Kate Mulleavy, sorularımızı yanıtladı.

- Biriniz sanat tarihi, diğeriniz İngiliz edebiyatı mezunusunuz. Moda tasarımına ilginiz nasıl başladı?
- Aslında kendimizi bildik bileli tasarımcı olmak istiyorduk. Bu, çocukken, etrafımızdaki ağaçları yeniden tasarlama isteğimizle başladı. İçinde bulunduğumuz dokuyu sade ve hassas kumaşlarla yeniden yaratmak istiyorduk. Çocukluğumuz, kızılağaçlarla çevrili bir ortamda geçti.
Büyürken çevrenizde o kadar heybetli organizmalar olunca, ışığa ve gölgeye farklı bakmaya başlıyorsunuz. Her şey gözünüze çok küçük ama önemli görünüyor.
Detayların farkına aşırı varıyorsunuz.
Çocukken Kaliforniya'da yaşadıklarımız sayesinde işimize bağlılığımız devam ediyor.

- Rodarte markası kurulalı sadece üç yıl olmasına rağmen isminiz en ünlü tasarımcıların yanında anılıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Gerçekten, kendi vizyonumuzu bu kadar çok insanla paylaşabildiğimiz bir platform bulabildiğimize inanamıyoruz! Böyle müthiş bir destek gördüğümüz için çok şanslıyız. Aksi taktirde genç ve bağımsız tasarımcılar olarak ayakta kalamazdık.

- Yıllardır piyasada var olan ama hâlâ ismini duyuramayan birçok moda tasarımcısı var. Formları mı, kullandığınız renkler mi, el işçiliği mi; sizin farkınız nedir?
- Hepsi! Tasarımlarımızda genelde bir denge yakalamaya çalışıyoruz. Hacim, yapı ve renkler, bizim kontrol ettiğimiz ama karmaşık bir etkileşim içine giriyor.
Koleksiyonlarımız renk, teknik ve hareket anlamında sürekli değişip gelişiyor.
Çok kaliteli ve el işi gerektiren giysiler yapıyoruz. Çünkü her bir parça üzerinde düşünülüyor ve hepsi hassas el işçiliği gerektiriyor. Elbiseler ortaya çıktığında çok hafiflermiş gibi bir duygu vermelerini istiyoruz. Ve gerçekten hafif olmaları için de çok özel teknikler kullanıyoruz. Teknik olarak çok zor ama görünüşte sade ve modern tasarımlar yapıyoruz.

- Bu kadar kısa zamanda bu kadar başarılı olmanızın tasarımlarınız dışında başka bir nedeni yok mu?
- Kendimize has ifade şeklimizi keşfetmemiz ve tasarım vizyonumuzu geliştirmemiz diyebiliriz.

- İki kız kardeşin beraber tasarım yapması zor değil mi? Birbirinizle fikir ayrılığına düştüğünüz hiç olmuyor mu?
- Tek bir beyin olarak çalışıyoruz.
Önce beraber tasarlıyoruz. Sonra tartışıyoruz. Sonra bir noktada anlaşıyoruz. Ama genelde hep anlaşıyoruz. Birbirimizden hiçbir saklımız gizlimiz yok. Çocukluğumuzdan beri çok güçlü bir diyaloğumuz vardı zaten.
Haberin fotoğrafları