kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
11 Kasım 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
AYŞE ÖZYILMAZEL

Aşk sen nelere kadirsin

Bir sorum var sayın okur: Mutlu musun, mutsuz mu? Senin de karnında kelebekler uçuşuyor mu, sabahları enerji basıyor mu? Yoksa bu işin kötüsü mü başına geldi? Hani durmadan kalbin ağrıyor, geceler bitmek bilmiyor, hayat çekilmiyor mu? Duyguların karşılık bulmuyor mu? Her yerde o mu? Sanki nefesi ensende, her an karşına çıkacak gibi mi? Her gördüğün insan o mu? Sen de diyelim bütün zayıf ve esmer erkekleri o mu zannediyorsun? Yolda yürürken aniden kokusu gelip sarıveriyor mu dört bir yanını? Büyük ihtimalle cep telefonunu ya çok seviyorsun ya da nefret ediyorsun. Varsa yoksa o mu? Kimse seni anlamıyor mu? Al sana! Ne oldu tüm havalarına? İşte başarılıydın, çok güçlü, çok kararlı adamdın, kuralları olan bir kadındın. Al sana! Bak gör aşk neler yaptırıyor adama. Peki nereden çıkıyor bu aşk? Neden sadece ona hissediliyor? Neden o kadar insan arasından kalbin sadece onu görünce küt küt atıyor? Niçin onu düşünmeden bir dakikan bile geçmiyor? National Geographic belgesellerinden 'Aşkın Bilimi'ni izledim geçen gece. Tam da bu sorular kafamda dönüp duruyordu? Neden oydu? Neden ille de onun sesi, neden ille de onun gülümsemesi? Neydi onu bu kadar eşsiz yapan? Mantığı kapıdan çıkaran?

Seçeneğimiz yok
Her şey 5 yaşımızdan, 8 yaşımıza kadar şekillenirmiş meğer. Kendimize o yaşlarda aşk haritası çizer ve partnerimizde aradığımız özellikleri bilinçaltımıza kazırmışız. Ve bu özellikleri taşıyan kişiye de boom! Aşık olurmuşuz. Tabii gerisini tamamen beyin halledermiş. Koku, görsel algı, işitsel algı, dokunma ve tat alma duyularımızın da rolü varmış. Sonra gelsin şiirler, şarkılar, gözyaşları, özlemler, nefes alamamalar, midemizde uçuşan kelebekler... Diyor ki belgeselde "Aşık olup olamayacağınızı, kime aşık olacağınızı belirleme gibi bir seçeneğiniz yok." O yüzden kimse kimsenin aşkına burun kıvırmasın. "Bu kadın da bu adamın nesine aşık oldu" diye buyurmasın! Gülme komşunun aşkına gelir başına. Bilim konuşuyor burada! Çünkü aşk neymiş? Kalkıp gitmek bilmeyen bir davetsiz misafirmiş.