kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
10 Kasım 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ÖMER TAŞPINAR

Obama ve devralınan enkaz

WASHİNGTON

Yakında Obama Türk siyasi edebiyatından bir sayfa çalıp kendisinden hemen büyük işler bekleyenlere "Durun bakalım, enkaz devraldık" derse hiç şaşmayın. İki ay sonra göreve başlayacak Obama gerçektende de bir enkaz devralıyor olacak. Zira 8 yıllık Bush yönetimi nereye bulaştıysa batırdı.
Ekonomik durum malum. Mortgage ve finans krizi derken, artık bütün reel sektör güme gitmiş durumda. İşsizlik almış başını gidiyor. Bütçe açıkları rekor seviyede. Tüketim son derece azaldı. Dow Jones sürekli düşüyor.
Beyaz Saray'a hoş geldin Obama!!! Allah kolaylık versin.
Hadi ekonomide işler berbat, peki ya dış politika? 8 yıl önce Bush yönetimi görevi Bill Clinton'dan devraldığında bütün dünya Amerika'yı takdir ediyordu. Kısaca bir hatırlayalım o 1990'lı başarı yıllarını. Bosna ve Kosova'da Avrupa kan banyosunu seyrederken, Clinton yönetimi nihayet "Yeter" demiş ve trajediyi sona erdirmişti. Peki ya Ortadoğu? Clinton döneminde Oslo Barış Süreci sayesinde Ortadoğu barış için büyük aşamalar kaydedilmiş, İsrailFilistin sorunu çözümün eşiğine gelmişti. İran ve Irak tecrit edilmişti. Öyle ki Clinton Beyaz Saray'ı bıraktığında, hem dünyada hem de kendi ülkesinde takdir edilen karizmatik bir başkan konumundaydı. Amerikan anayasası izin verse halk onu üçüncü kez başkan seçerdi kesin.
Bush ise iktidara gelir gelmez Clinton'un yaptıklarını bozmaya başladı. Önce Çin'le didişti. Sonra Kyoto ve küresel ısınma gibi birçok uluslararası anlaşmadan Washington'u çekti. Ortadoğu Barış Süreci'ni boşladı. Arkasından 11 Eylül felaketi geldi. Afganistan kesmeyince neokonlar Bağdat'ı fethetmeye karar verdi. Bu neokonlar hem kifayetsiz hem de muhteris oldukları için her işgali ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Irak'ta boşu boşuna yüz binlerce masum sivil öldü.
Amerikan işgalinden 6 yıl sonra Afganistan'da bugün Taliban halen neredeyse bütün ülkeye hakim. Bu ortamda kazanan İran oldu. Tahran, hem Irak hem Afganistan üzerinde etkinliğini artırdı. İran aynı zamanda Hamas ve Hizbullah'ı kontrol ederek Ortadoğu'da Lübnan, Suriye ve İsrail üzerinde ciddi bir siyasi üstünlük kurdu. Öyle ki Amerika kendi eliyle Ortadoğu'daki en önemli kartları İran'a kaptırdı. İşte böyle bir Ortadoğu yarattı Bush yanı başımızda. Bu arada bütün bu hengâme içinde Çin ve Rusya askeri açıdan iyice güçlendi ve Kuzey Kore nükleer silah sahibi oldu. Evet, Beyaz Saray'a hoş geldin Obama! Allah yardımcın olsun.

Öncelik ekonomide
Peki ne yapacak Obama? Tabii ki önce beklentileri azaltacak. "Durun bakalım, enkaz devraldık" söylemine başvuracak. Ama aynı zamanda Obama'nın somut bir şeyler de yapması gerekecek tabii ki. Öyle gözüküyor ki öncelik ekonomide olacak. Obama cuma günü Chicago'da yaptığı kısa basın toplantısında bunun sinyallerini açıkça verdi. Arkasında bir özel sektör danışman ordusu ve de Lawrence Summers, Robert Reich, Robert Rubin gibi Clinton döneminin başarılı ekonomi ekibi ve Paul Volcker gibi tecrübeli bir merkez bankacıyı alarak piyasalara "Bize güvenin" mesajı vermeye çalıştı. Bu prestijli ekip ekonomik reçete olarak muhtemelen Keynesçi politikalar uygulayacak. Tüketimi artırmak için piyasalara para pompalanacak. Orta sınıfın vergileri düşürülecek. Altyapı projeleri ile istihdam yaratılacak. Şurası kesin: Friedmancı Reagan döneminin sonuna geldik. Artık sosyal devlet kavramı Amerika'da kendine saygın bir yer bulacak.
Peki ya dış politika? Bu alanda Obama'nın vakit kaybetmeden yeni bir Ortadoğu barış sürecine hazırlık yaptığı konuşuluyor. Hatırlarsanız, 1991'de Birinci Körfez Savaşı'ndan sonra çok önemli bir Madrid Zirvesi yapılmıştı. Arkasından da Oslo Barış Süreci gelmişti Clinton döneminde. İşte şimdi gene böyle büyük bir Ortadoğu zirvesine hazırlık yapılıyor. Ama bu sefer İran da davetli olacak. 1991'de en büyük hata İran'ı dışlamak olmuştu.
İşte bu durum Türkiye için büyük bir fırsat. Bu yeni Ortadoğu zirvesi neden İstanbul'da yapılmasın? Neden 2010'lu yıllara "İstanbul Barış Süreci" damgasını vurmasın. Ermeni meselesinden bu kadar korkacağımıza Obama ile doğacak yeni fırsatlara bakalım biraz. Biraz vizyon lütfen!