kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
8 Kasım 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ERGUN BABAHAN

'Beklenmeyen Misafir'

Türk medyasında Barack Obama'nın aslında gerçek bir siyah olmadığı, iyi eğitimli, varlıklı bir aileden geldiği, yönetici elitten biri olduğu yazılıyor.
Bu nedenle seçilmesinin çok önemli olmadığı iddia edilmek isteniyor.
Bu yazılanların hepsi doğru ama Amerika'yı yeterince tanımamaktan kaynaklanan bir eksiklik var.
Amerika'nın bir siyahı başkan seçmiş olması tarihi bir olaydır.
Naziler
için Yahudiler neyse, siyahlar da Amerika için odur veya oydu yakın zamana kadar.
Siyahlarla aynı otobüse binmek istemeyen, çocuklarını aynı okula göndermek istemeyen beyazlar çok değil 50 sene önce ortalığı alt üst etmişti.
Elbette zaman değişti ama toplumun bir bölümünde hakim olan duygular değişmedi.
En liberal kesimlerin duyguları yakın zamana kadar ikircikliydi.
Bunu anlatan müthiş bir film vardı.
Rahmetli babamla ilk kez sinemaya gittiğimde gördüğüm ve o zaman pek bir şey anlamadığım bir film.
İzmir Elhamra Sineması'nda bir şubat tatilinde izlediğimi hatırlıyorum.
Sonradan birkaç kez daha seyrettiğim filmi, teyzemin rahatsızlanması üzerine gittiğimiz okul tatili sırasında görmüştüm.
Film, San Francisco'da yaşayan hoşgörülü, liberal bir çiftin kızları ve yeni erkek arkadaşlarını yemeğe misafir etmelerinin öyküsünü anlatıyordu.
Stanley Kramer'in yönettiği filmde, başrolleri Hollywood'un efsanevi oyuncuları Spencer Tracy, Katharine Hepburn ile siyahların ilk gerçek yıldızı Sidney Poitier paylaşıyordu.
Orijinal ismi "Guess Who's Coming to Dinner" (Tahmin Et, Akşam Yemeğe Kim Geliyor?) olan film, Türkiye'de "Beklenmeyen Misafir" adıyla gösterilmişti.
Dediğim gibi, Tracy ve Hepburn 1967'nin Amerika'sının en hoşgörülü kentlerinden San Francisco'da yaşayan bir çift üzerinden ırkçılık meselesini sorguluyordu.
Çiftin iyi eğitimli kızlarının evlenmek istediği genç de iyi eğitimli, başarılı, para kazanan biridir.
Tek sorun, derisinin rengidir, çünkü kapıyı açtıklarında karşılarında duran siyah bir genç adamdır.
Irkçılığa karşı olan, herkese eşit davranılmasını isteyen liberal çift, kızlarının seçimiyle tam anlamıyla şoke olur.
Film, Amerika'da ırkçılığın toplumun genlerine nasıl işlediğini anlatan bir başyapıttır bence.
Bugün Obama'nın seçilmesini küçümseyenlerin bu filmi bir yerlerden bulup tekrar izlemesinde yarar var.
O zaman Amerika'nın kendisine 2009'da da olsa siyah bir başkan seçmesinin anlam ve önemini daha iyi anlarlar.
Obama ne kadar başarılı, varlıklı ve şanslı görülürse görülsün, ne kadar beyazlaşmış olursa olsun, derisinin rengi siyahtır.
Eşi ve çocukları da siyahtır. Bu Amerika için bir dönüm noktasıdır.