kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
6 Kasım 2008, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

Ezilenlerin dayanışmasına 'ırkçılık' denebilir mi?

Dün e-grup denilen, internet üzerinden haberleşme gruplarında şu tip mesajlar dolaşıyordu: "ABD 'de siyahlar ve Hispanikler, çoğunlukla Obama'ya oy verdi. Bu da onların ırkçılığı değil mi?"
Bu mesajları önce önemsemedim. Çünkü bizde böyle gruplar çok: Her kavramı sulandırmakta, laf kalabalığına getirmekte ve böylece konuya yabancı olanların zihinlerini karıştırmakta üstlerine yok.
Öğleden sonra Paris temsilcimiz Belkıs Kılıçkaya aradı. Meğer orada da bu tip laflar edenler varmış.
Mesela birisi, " Bir Siyahın ABD Başkanı olması ne hoş " filan dediğinde, " İşte sen de ırkçılık yapıyorsun " diye tutturuyorlarmış.
Demagoji işte tam da bu!
ABD tarihine kısaca göz atalım:
19'uncu yüzyılda bir iç savaş ( 1861-1865 ) oldu bu ülkede. Kuzey eyaletleri ile Güney eyaletleri fena halde kapıştı.
Sonuçta Kuzey galip geldi. Kölelik lağvedildi. Siyahlar eşit vatandaşlık statüsü kazandı.
Ancak siyasi ve hukuki gelişmeler gündelik hayata birebir yansımadı. ABD'de ırk ayrımı yapılıyor.
Hatta bu ayrımcılık Hispanikleri de ( İspanyolca konuşan Latin Amerika kökenliler ) kapsıyor.
Bugün ABD yoksullarının ve dolayısıyla " cezaevleri " ile " evsizler " nüfusunun (hatta okuma yazma bilmeyenlerin) çoğunluğu siyahlardan ve Hispaniklerden oluşuyor.
Ezilen, itilip kakılan, aşağılanan, resmen olmasa dahi el altından ayrımcılığa maruz kalan bu insanların, kendi aralarından çıkmış bir siyaha oy vermesi son derece normal değil mi?
Üstelik Barack Obama'ya " sadece ve sadece " siyah olduğu için oy verilmedi. Harvard Hukuk Fakültesi mezunu bu zeki ve çalışkan adam, bir " yurttaşlık hukuku " uzmanı.
Yani hayatını şirketlere avukatlık yaparak kazanmadı; halkın sorunlarıyla doğrudan ilgilendi.
Dün öğleden sonra itibariyle 'Demokrat' Obama'nın 63 milyon, 'Cumhuriyetçi' McCain'in ise 56 milyon oy aldığını görüyoruz. 119 milyonda 7 milyon fark nedir ki?
Irak'tan sürekli cenazelerin geldiği, bütçe açığının tavan yaptığı, ülkenin müthiş bir ekonomik krizle boğuştuğu şu " Cumhuriyetçi Başkan" dönemde, Demokrat adayın arayı çok daha fazla açması beklenirdi.
Halbuki araştırmaların da gösterdiği gibi, ABD'deki gizli ırkçılık devam ediyor. Obama siyah değil de beyaz olsaydı siler süpürürdü.
Özetle: Irkçılık " ezen ve ezilen " ilişkisinin bir türüdür. Alttakilerin üsttekilere karşı dayanışmasına ırkçılık denmez. Çünkü dayanışmanın amacı ezmek değil, ezilmekten kurtulmaktır.
Not: Eskiden ezilmiş olanların, palazlanıp iktidar sahibi olduklarında, ' ötekileştirdiklerini' ezmeye başladığını da biliyoruz tabii ki.
Ama bu durum Obama ve destekçileri için, şimdilik geçerli değil.
Kıssadan hisse: Bu yazının asıl amacı elbette ABD hakkında yorum yapmak değil; Türkiye hakkında düşündürmek.
Bizde de çok çeşitli "ezen ve ezilen" ilişkileri yaşanmakta. Birileri " hakkımızı istiyoruz " diye bağırmaya başladığında, onlara kulak vermek gerekiyor.