kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
2 Kasım 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
MUHARREM SARIKAYA

CHP'nin okları...

CHP'deki program ve tüzük değişimi de diğer politikalarındaki yönteme benzer şekilde gerçekleşiyor.
Yine bir kişisel soruna; Genel Sekreter Önder Sav'ın yetkilerinin kısılıp kısılmayacağına odaklandı.
Oysa CHP uzun süredir programında ve yönetim biçiminde değişim istiyor, bireyselliğe tıkanıp kalıyordu.
CHP lideri Deniz Baykal'ın kararlılığına bakılırsa sanki bu kez olacakmış gibi görünüyor.
Değişimin başında da program geliyor.
Baykal en son 1994'te değişen program hedeflerinin, "iktidara gelmiş başkaları tarafından hayata geçirildiğini" söyledi.

Yeni açılım
Yeni programdan örnekler verirken, yeni tarım politikası hedefi koyacaklarını söyledi.
CHP'nin yeni program hedefleri tabii ki tarımla sınırlı değil.
"Değişim İçin Pusula" adı verilen program taslağından yansıyan bilgilere bakılırsa, CHP aslında altı okunun içeriğini yeniden tasarlıyor.
"Cumhuriyetçilik, halkçılık, milliyetçilik, laiklik, devletçilik, devrimcilik" hedeflerini koruyor; içeriğini yeniden tanımlıyor.
Mesela, Baykal'ın "etnik kimlik kişinin şerefidir" sözünden yola çıkarak "etnik duyarlılıkların üniter devletin zenginliği olduğu" savı yeni programda da vurgulanırken, "bireysel ve kültürel hakların eksiksiz verileceğinden" söz ediliyor.

Blair modeli
Asıl mesele ise programıyla birlikte CHP'nin de bu değişime kendini uydurup uyduramayacağında yatıyor.
Çünkü 1990'lı yıllarda İngiltere'de "Liberal Sol" veya "Üçüncü Yol" adıyla İşçi Partisi lideri Tony Blair'in hayata geçirdiği modeli CHP de hep uygulamak istedi.
Bireysel kapitalizmin liberal sol bir anlayışla uygulanmasını öngören modeli ile Blair, rakibi Muhafazakâr Parti'nin halkta kabul görmüş tüm liberal icraatlarına sahip çıkmıştı.
Piyasa koşullarının işleyişini bozmadan, ona ihanet etmeden sosyal devlet anlayışını oturttu.
Sanayi sonrası topluma geçerken mağdur olanlara yeni olanaklar yarattı.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte artan işsizliği alternatif işkolları ile giderdi.
Bireyi öne çıkaran, fırsat eşitliğini körükleyen modeller üretti.
Üniversiteye gidemeyen çocukların, öğretim reformuyla üniversiteye gitmelerinin önündeki engelleri kaldırdı, dönüşen ekonomik yapıya uygun işgücü yarattı.
Son ekonomik küresel kriz sonrası Blair'in liberal sol modeline çok daha fazla ihtiyaç duyulacağı kesin.

Beden sorunu
CHP'nin, dünyada da kabul gören bu modele benzer önerileri 1994'te olduğu gibi bugün de programına koymakta sıkıntısı yok.
Sorunu bu modeli geniş kitlelere aktarma becerisinde ortaya çıkıyor.
Çünkü CHP'de parti programının dışında, her teşkilatın, hatta neredeyse her üyenin kendisine göre kafasında bir programı bulunuyor.
Örneğin bir sorundan söz edildiğinde, neredeyse her üye anında birbiriyle çelişen çoklu formülleri üretme başarısı gösterebiliyor.
En büyük problem de bu modeli kitlelere aktaracak bedende yani teşkilatta...
Baş kendini sürekli yenilese de CHP'de eklemleri kireçlenmiş, cevvaliyeti yok olmuş beden bir türlü canlanamıyor.
Nitekim merhum Prof. Dr. Erdal İnönü'yü anmak için önceki gün Şule Bucak'ın evinde toplanan eski yeni birçok CHP'linin dile getirdiği şu soru da bunu doğruluyordu:
"Programla birlikte değişecek tüzükle gelecek yeni yönetim yapılanması bedeni yenileyebilecek mi?"
Bu soruya verilecek cevabın olumluluk oranı CHP'nin seçim başarısıyla da endeksli olacak.