kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
2 Kasım 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Devrim Arabalarıiçin üretilen arabalardan biri İstinyePark Alışveriş Merkezi’nde sergileniyor. FOTOĞRAFLAR TİJEN BURULTAY

Devrim benimki gibi bir başarı hikâyesidir

Sonat Bahar
24.10.2008
Onu son birkaç yıldır dizilerin yakışıklı, zengin ve aynı zamanda duygusal karakterlerini canlandırırken görmeye alıştık. Ama Halit Ergenç bu kez alıştığımızdan çok farklı bir rolle, Devrim Arabaları filmiyle karşımızda.....
1961 yılında Devlet Başkanı Cemal Gürsel tümüyle yerli üretim bir otomobil yapılmasını emrediyor ve görevi TCDD işletmesine veriyor. 23 mühendis, 20 sene öncesine kadar toplu iğne bile üretemeyen bir toplumun neler yapabileceğini kanıtlamak için harekete geçiyor. Devrim isimli arabaları üretmek için insan üstü bir gayretle 130 gün çalışıyorlar ve başarıyorlar.
Halit Ergenç bu tarihi başarıya imza atan mühendislerden birini canlandırıyor.
Amerikan filmlerinin o vazgeçilmez başarı hikâyelerinden sonra Türk yapımı bir başarı filminin içinde nasıl yer aldığını Ergenç ile konuştuk.

- Devrim Arabaları sizi etkilemişe benziyor. Neden böyle bir projenin içinde yer aldınız?
- Bugüne kadar Türkiye'de gerçekleşmiş olan ve bundan sonra da gerçekleşecek pek çok özel başarı hikayelerinden sadece biri Devrim Arabaları. Proje geldiğinde hikayenin nasıl da yanlış bilindiğini fark ettim. O dönemde iyi mühendislerimiz var, dünyaca büyük firmalar tarafından tanınan adamlar. Adamların içinde bir parçayı on saniye inceleyip teknik resmini çizebilecek olanlar var. O adamlar, çok kısıtlı zamanda, çok kısıtlı bir bütçeyle ve çok büyük baskılar altında, alt yapı eksikliğine rağmen Devrim'i yapıyorlar ve Devrim tamamen Türk malıdır. İşlemiştir, yürümüştür. Hâlâ bir örneği Eskişehir'de bulunuyor ve kontağını çevirirseniz çalışır.

- Siz Devrim'i gördünüz mü?
- Görmedim ama onun birebir iki kopyasını yaptık film için... Aslında film de çok kısa sürede tıpkı Devrim'in üretime hazırlandığı sürede yapıldı.

- Daha çok aşk hikâyelerinin kahramanıyken, böyle bir rolü kabul ederken kafanızda soru işaretleri olmadı mı?
- Kafamda hiç şüphe oluşmadı, bu projeye balıklama daldım çünkü anlattığı şey çok önemli; Türk insanın neleri başarabileceğini anlatıyor. 1927 senesinde Atatürk önderliğinde Türkiye'de ilk uçak fabrikası kuruldu. Bir sürü uçak üretildi hatta savaş sırasında kimse bize eğitim uçağı vermediğinde, eğitim uçaklarını orada ürettiler. Sonra bize Hollanda'dan sipariş geldi ama o dönemde bu sipariş kabul edilmedi. 'Biz kim uçak yapmak kim' diye düşündüler. O fabrika kapatıldı ve traktör fabrikasına çevrildi, oysa 185 tane üretilmiş uçak vardı. Biz o senelerden beri uçak üretiyor olsaydık dünya pastasının önemli bir bölümünü alırdık. Gökyüzü bizim olurdu. Biz böyle bir toplumuz aslında ama değerimizin farkında değiliz, Devrim de tıpkı böyle bir hikâye. Bu film değerimizi çocuklarımıza göstermemiz için bir fırsat...

- Proje sizi epeyce etkilemiş sanırım. Cumhuriyet tarihinin tüm başarı hikâyelerini araştırmışsınız...
- Devrimi yaparlarken mühendislerin otomobilin sacını kıvıracak presleri bile yokmuş, elde yapmışlar hepsini. Yapılan araştırmalarda o dönem üretilen Japon ve Çek otomobillerden daha üstün bir otomobil olduğu ortaya çıkmış. Biz ona devam etmiş olsaydık siz şu anda muhtemelen bir Devrim kullanıyor olacaktınız ve kimse bize 'petrol çıkaramazsınız,' diyemezdi.

- Başarı hikâyelerine genellikle Amerikan filmlerinde rastlanır, Türk işi bir başarı filmi nasıl olacak?
- Amerikan sinemasının stratejisi budur, anlatmak istedikleri şeyi filmleriyle tüm dünyaya anlatırlar. Bizim bu filmi yapma sebebimiz bu böyle bir gerçeği bu günün çocuklarının bilmesi gerektiğini hissetmemiz. Dönün bir geçmişe bakın Cumhuriyet'in kurulması ve o zamandan bu güne yaşanmış olan bir sürü olaya rağmen şu gün hâlâ ayakta ve pek çok şeyle mücadele edebilir durumdayız, bu ülke olduğu gibi bir başarı hikayesidir.

- Projenin sizin için çekici yanı nedir?
- Birincisi otomobilin 130 günde inşa edilip bugün hâlâ yaşıyor olması, maalesef proje olarak devam ettirilmemesi. İkincisi ise bu başarının bir başarısızlık olarak gösterilmesidir. Her şeye rağmen yapılan şey başarıdır.
Üzerimizdeki umutsuzluk bulutunu ve depresif hali yok edecek bir film.