kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
1 Kasım 2008, Cumartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat
Bugün Yahya Kemal’in 50. ölüm yıldönümü.

Şiirleri mesel gibi geziyor

REFİK DURBAŞ
REFİK DURBAŞ
31.10.2008
Ahmet Hamdi Tanpınar'a göre, bugünkü şiirimiz Yahya Kemal ile başlar, ondan evvel Türk şiirinin ne halde olduğunu hatırlatmaya gerek bile yoktur. Edebiyat tarihçisi Nihat Sami Banarlı'nın yargısı kesindir: "Yahya Kemal merhumla Türk şiiri sona ermiştir." Onat Kutlar "Türk şiiri Yahya Kemal'den sonra başlar" diyecek ve pek çok yandaş şair de bulacaktır. Son noktayı ise "Yahya Kemal Rimbaud'yu Okudu mu?" başlıklı özenli çalışmasında Hasan Bülent Kahraman koyacaktır: Yahya Kemal, Cumhuriyet'in 'ilk' değil, Osmanlı'nın 'son' şairidir. Bugün, Yahya Kemal'in 50. ölüm yılı; yani 1 Kasım 1958'den beri şair, 'serin serviler altında kalan kabrinde...' artık... Ölümünden elli yıl sonra Yahya Kemal'in şiirine baktığımızda ne görüyoruz? 2 Aralık 1884'te Üsküp'te dünyaya gözlerini açan şair, hem şiirleri, hem düzyazıları, hem de özel 'sohbet'leri bağlamında 20. yüzyıl Türk şiirinin en dikkate değer kişiliklerinden biri... Düşünceleriyle olduğu kadar yaşam biçimiyle de edebiyat dünyamızda etkisini sürdürdü ve halen de sürdürmekte...

BEĞENİLDİ DE ELEŞTİRİLDİ DE
1918'de Yeni Mecmua'da Bulunmuş Sahifeler başlığıyla yayınladığı ilk şiirlerinden başlayarak günümüze kadar gerek şiirleri, gerek düşünceleri tartışma konusu oldu. Onu yere göğe sığdıramayanlar bulunduğu gibi, yazdıklarının 'kendisine bir şey söylemediğini' öne sürenler de çıktı. Hasan Bülent Kahraman, adı geçen kitabında, Yahya Kemal'in, şiiriyle iki büyük adım attığının altını çizmektedir: İlkin şiirin bir dil kurmasını sağlamış, ikincisi de, o dilin içinden yazdığı şiirin geçmiş-bugün çizgisini oluşturarak bir bellek bütünlüğü yaratmasına ön ayak olmuştur. Bu şiirin temel duyarlılığı da iki noktada filiz verecektir: Bu şiir bir yandan, ona dönük kısır ve tek katlı, vatan-millet-din yorumlarını daha başlangıçta aşacak ölçüde bir cemaat ruhu yaratmaya çalışır, ikincisi buna bağlı olarak bir 'hikmet söyleme' alışkanlığını sürdürerek yeni bir aşamaya sıçrar.

ŞİİR DİLDE YİNELENİR
Yahya Kemal'e göre şiir gözle değil, dille yinelenen bir sanattır çünkü. Şu 'hikmet', onun kendi ağzından şiir görüşünü özetlemektedir adeta: Öz şiir odur ki, dilde gezer mesel gibi mısra. Şiiri 'musikiden başka türlü bir musiki' olarak algılaması da pek çok şiirinin bestelenip şarkı olarak okunmasına yol açmıştır denilebilir. Ayrıca 'İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar' gibi dizeleri bugün de bir 'mesel' olarak yaşamıyor mu? Bu da söylediklerini yazdıklarıyla kanıtladığının göstergesidir.