kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
29 Ekim 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Yasama sorumsuzluğuna büyük darbe

Anayasa Mahkemesi'nin başörtüsü ve AK Parti hakkında verdiği iki karar, hâlâ tartışılıyor. Bence gözden kaçırılan çok önemli bir nokta mevcut. Yüksek Yargı, sadece, türban davasında anayasa değişikliğini esas yönünden incelemekle kalmadı, AK Parti dosyasında da, anayasanın yasama sorumsuzluğuyla ilgili 83'üncü maddesini sınırlandırdı; daha doğrusu yok saydı.
Milletvekillerinin, Parlamento çatısı altında sarf ettikleri sözlerden ve kullandıkları oylardan dolayı sorumlu olmamaları, demokrasinin bir gereğidir. Nitekim 83'üncü maddede şöyle deniliyor: "TBMM üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Meclis'te ileri sürdükleri düşüncelerinden, o oturumdaki Başkanlık Divanı'nın teklifi üzerine, Meclisçe başka karar alınmadıkça, bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar."
Yasama sorumsuzluğu, milletvekillerinin görevlerini yaparken tesir altında kalmamasını, "Bir ceza alır mıyım?" korku ve endişesine kapılmamasını sağlamayı amaçlamaktadır.
Oysa Anayasa Mahkemesi diyor ki: "84'üncü madde, partisinin temelli kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebep olan Parlamento üyesinin milletvekilliğinin düşmesini öngörüyor. Demek, bir milletvekili beyan ve eylemleriyle özgürlükçü demokratik düzeni ortadan kaldırmayı amaçlıyorsa, yasama sorumsuzluğundan yararlanamaz."
Anayasa Mahkemesi bu yorumuyla, siyasetin alanını daraltmakla kalmıyor, milletvekillerini, düşüncelerini ifade edemez duruma düşürüyor. Anayasamız, yasama sorumsuzluğu kapsamında, Parlamento üyelerinin, sade vatandaştan çok daha özgür olmalarını amaçlamışken, Yüksek Yargı tam aksi bir sonucun doğmasına sebebiyet veriyor.
Kaldı ki, Anayasa Mahkemesi'nin laikliğe aykırı eylem ve söylem dediği, çoğu kez başörtüsünü destekleyen beyanlardan ibaret. Şu anda belki ekonomik kriz var; yeni bir tartışma açmak doğru olmaz. Ama, konu bu haliyle de bırakılamaz.