kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
27 Ekim 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Şehitler ölmez ama yaşarsa bir gün verimliliği azalır!

Bir "sistem ve düzen"in insanlara ne dediğinden ziyade onlar için ne yaptığı önemlidir.
Ama lafla peynir gemisi yürür.
Tabii "düzen" adına bunu siyasi, ekonomik, askeri ve medyadaki "güçlü" temsilciler üstlenir.
O yüzden...
Yüreğim katı olduğu için değil...
Başkalarının yüreklerini de katı saydığımdan değil...
Ama "sistemli ikiyüzlülükler"den birinin altını ve üstünü çizebilmek için geçen hafta Dipsiz Kuyu'da "Sıvasız evlerin ölü çocukları" diye bir yazı vardı.
Ve bunun farkında oldukları için, çok sayıda asker ve sivil, ana fikri "Siz onların ölüsünü sevdiniz; hayattayken hayatlarını asla sevemediniz" olan yazıyı kalbinde bir daha yazdı, elden ele dolaştırdı.
Şimdi
bir örnekle açıklayayım.


İşte hayat!
Biliyorsunuz, "uzman erbaşlar", yani uzman onbaşı, çavuşlar ile uzman jandarmalar çok sayıda şehit veriyor; "konumları gereği".
Devlet (ile millet) cenazelerini öfkeyle, acıyla, sevgiyle, bayrakla, yerine göre üst düzey sivil ve askeri erkânla uğurluyor.
Sonra, tören bitip cemaat dağılınca... sadede geliniyor!
Hayat, canlılar için kaldığı yerden, kaldığı biçimde devam ettiriliyor.
Meclis'in 14 Ekim günü 5'inci birleşiminde gündemde CHP Milletvekili Yılmaz Ateş'in bir önergesi vardı:
Uzman Erbaş Kanunu' nun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına ve...
Bu insanların ölümüne kullanıldıktan sonra 45 yaşında ordudan atılmamasına...
Ayrıldıklarında da, kırgın ve yorgun biçimde bir 20 yıl daha emeklilik için bekletilmemesine dair.
"Sosyal haklar" elbette tartışılır; elbette, adalet sağlarken adaletsizlikten kaçınmak da gerekir.
Lakin, "sistem" bu insanları hepimizden farklı şekilde, "meslek gereği" kolayca ölüme sürüyor. Yetmiyor. "Şehit" olduklarında yüceltiyor. Ve onların ölümleri ülkenin "Bir numaralı meselesi" ne ilişkin. Sürüldükleri mücadele yahut ölümleri, ülkede politikaları, kamuoyunu, çok şeyi belirliyor.
Ama bakın ne oluyor?.. Ne olmuyor?

Olacak dua
Bu önergeye karşı AKP Milletvekili Nurettin Akman bir konuşma yaptı.
Konuşmasının başı "Sistemin bir yüzü" tarafındandı:
"Şahadet rütbesine erişen şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine milletimize başsağlığı, gazilerimize sıhhat ve afiyet... Büyük fedakarlıkla can pahasına görev yapan subay, astsubay, uzman jandarma çavuş ve uzman erbaşların kendilerine, ailelerine, emeklilerine sağlık, mutluluk ve başarı... Uzman erbaşların TSK içinde profesyonel ordu açısından önemi" (Telaştan yedek subay, er ve erbaşlar ile sivil askeri memur ve işçileri hepten unuttu!)

Olmayacak dua
Sonra, konuşmada "sistemin ikinci yüzü" ortaya çıktı:
"Uzman erbaş kadroları bedensel kabiliyetlerini yitirmemiş personelin...
Hizmet süreleri azami 45 yaşına girdikleri yıl...
Bu 50'ye çıkarsa bedensel yönden yeterli verimin alınmayacağı...
Kanuna
uygun düşmeyeceği...
Halihazırda bir subayın emeklilik yaş sınırının 52 olduğu...
Uzman erbaşların uzman jandarmalarla ek gösterge bakımından eşit düzeye getirilmesinin de insan kaynaklarıyla etkin kullanım açısından yararlı olmayacağı..."
Derken bakla da ağızdan çıktı:
"Bu konuda Genelkurmayımız ile Milli Savunmamız çalışma yapmakta...
Bu teklifi mahzurlar nedeniyle uygun görmüyoruz..."
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
60 bin uzman erbaş ile ailelerine, hükümetimiz ile Genelkurmayımız ve Milli Savunmamız tarafından duyurulur.
Memleket "insan kaynadığı" için "insan kaynakları" böyle buyurur.
Bedensel yönden verim önemlidir.
45'i geçersen verimsiz, 20'lerinde, 30'larında öldürülürsen verimdir!

İki dudak
Bu hikaye sadece "askeri" değildir.
Bu hikaye memleketim "insan kaynakları"nın milyonlarca sivil ve asker mensubunun; sistem ile siyaset, ekonomi, asker, medya, cemiyet ve cemaat iktidarları için esasta ne ifade ettiğine dairdir.
Unutmayın...
Hakikat;
Size ne söylendiği, ölünüz veya diriniz için ne dendiği değil; esasta sizin için ne yapılıp yapılmadığı, buna nasıl karar verildiği, kimlerin "imtiyazsız, zümre egemenliksiz" zannedilen cumhuriyette ve "hak ve özgürlük rejimi" demokraside herkesin kaderine "İki Dudak" olabildiğidir.