kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
27 Ekim 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
HAŞMET BABAOĞLU

Carlos'un dövmeleriyle küpesi arasındaki mesafe!

Ayşe Arman'ın dünkü Roberto Carlos söyleşisi ilginçti.
Herkes Brezilyalı futbolcunun Ayşe'yi " işlettiği " bölüme takılmış!
Carlos'un "Fenerbahçe ile kontratımda başka kadınlarla yatmam yasak" dediği ve Ayşe'nin de buna inandığı bölüm hani...
Bazı internet siteleri "Ayşe Arman nasıl ters köşeye yattı" falan başlığıyla vermiş söyleşiyi.
Anladık ki, birçok yıldız futbolcu gibi Carlos da şakayı seviyor ve güzel kadınlar karşısında " gevşiyor! "
Peki ben bu söyleşide nereye takıldım biliyor musunuz?
Anlatayım...
Malum, ülke dışında oynama imkanı elde etmiş çoğu Brezilyalı futbolcunun arkasında iyi örgütlenmiş bir Katolik tarikat yapısı ve desteği var.
Bu Carlos için de geçerli mi, bilmiyorum.
Ama.Ayşe'yle yaptığı söyleşide de görüyoruz ki, o da " inançlı " olduğunun altını özellikle çiziyor.
Sözü hep Tanrı'ya getiren, muhafazakar bakışa sahip, kürtaja karşı ve iki koluna dövmeyle İncil'den sözler kazıtmış bir futbolcu karşımızdaki.
Ayşe Arman bir ara " kulağınızdaki kafam kadar pırlanta küpe gerçek mi; gözümü alamıyorum " diyor.
Roberto Carlos gösterişli pırlantasıyla böbürlenerek " gerçek olmasa takmaz, kulağımı deldirmezdim " diyor.
Okurken söyleşiyi orada durdum işte!
Carlos'un kollarına sözlerini yazdırdığı Hz. İsa kulağına kocaman bir pırlanta küpe takar mıydı?
O " dar kapı "dan ancak yoksulların geçebileceğini söyleyen; her türden şatafatı hor gören; " ne mutlu yoksullara ki, göklerin saltanatı onların olacak " diyen Hz. İsa ...
Şimdi "Ohoo, oraya gelene kadar Vatikan'ın debdebesine baksana" falan diyeceksiniz, tümüyle haklısınız.
Ama burada başka bir şeyden; inançlı bireyden, tekil inanma biçimlerimizden söz etmek istiyorum...
Belli ki, Carlos sahada ve yatakta başarılı olduğu sürece Tanrı'nın onu sevdiğine inanıyor.
Fakat Tanrı'nın nasıl bir dünyayı sevip istediğine pek aldırmıyor.
Aslında hangi dinden olursa olsun inançlı insanların temel sorunu bu!
İnsanoğlu, özellikle de modern insan, vahiyle bağını ya bir doktrin çerçevesinde ya da atalarının folkloru olarak koruyor.
Tanrı'yla ilişkisini " dua ve ödül " ilişkisine bağlıyor.
Gerisi bildiğimiz hayat!
Gerisi hır gür..
Gerisi arzu, rekabet, " aldım verdim, ben seni yendim" dünyası!
İnanç nedir?
Bugün "kafaya göre takılmak"la dini bağnazca yorumlamak arasında gidip gelen inanç gerçekte nedir?
Ya fundamentalist içe kapanış ya da paranın ve arzuların iktidarına kapılanış...
Ya siyaset ya da ilahiyat...
Yok mu bunun orta yeri? İçi zengin ve " içli " bir inanç yok mu artık?
Kalp nerede?