kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
20 Ekim 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat
Abdullah Oğuz, "Oyuncular verdikleri röportajlarda hep sinemanın TV’den önce geldiğini söylüyorlar ama iş uygulamaya gelince öyle olmuyor" dedi.

Erkan Petekkaya samimi değilmiş

MEHMET ÇALIŞKAN
19.10.2008
Abdullah Oğuz, 'Sıcak' filminin çekimleri öncesi ve çekimler başladıktan sonra bir bir kadrodan ayrılan Petekkaya, Bingöl ve Bayülgen'e tepkili: Oyuncularının son anda kadrodan ayrılmaları bir yönetmenin başına gelebilecek en kötü olaydır..
Yapımcı ve yönetmen Abdullah Oğuz, 'Sıcak' filminin kadrosundan son anda ayrılan Okan Bayülgen, Yavuz Bingöl ve Erkan Petekkaya'ya çok kırgın. Şu günlerde, Bozcaada'da filmin son sahnelerini çeken Oğuz, "Çok şükür, bu kadar badireye rağmen bu film bitti. Hem de güzel oldu" diyor. Oğuz; Ebru Akel, Hazım Körmükçü ve Cem Özer ile çektiği yeni filmini ve bu süreçte yaşadıklarını anlattı.

* 'Sıcak'ın oyuncuları neden sürekli değişti?
'Meryem' karakteri için aşağı yukarı 35 kişiyle görüştüm. Ama 'Yusuf' karakteri için oyuncu hazırdı. Bir gün benimle tanışmaya gelip bir filmde rol almak istediğini söyleyen Erkan Petekkaya'ya verdim 'Yusuf'u. Çünkü Erkan, bana içinde yanan sinema filmi ateşinin asla sönmeyeceğini söylemişti. Oyunculuğa bu kadar aç oluşu beni etkilemişti.

'ÖNCE TELEVİZYON' DEDİ
* Peki madem öyle, Erkan Petekkaya neden filmeden ayrıldı?
Çekimler için Antalya'ya gittik. Temmuz ayıydı. Hava 45 derece. O sıcakta oyunculardan beklediğim performansı almak hayalcilik olurdu. Çekimleri erteledim. Hikayenin mekanını değiştirip Bozcaada'ya taşıdım. Eylül başında Bozcaada'da çekimlere başladık. Çekimlere dört gün kala Erkan'ı televizyon dizisinin setinden çağırdılar. Gitmek zorunda olduğunu söyledi. Anladım ki, Erkan için televizyon, sinemadan önce geliyor. Söylediklerinde samimi değilmiş. Sizler röportajlarınızda sorduğunuz zaman arkadaşlar, "Önce sinema gelir" diyor ama iş uygulamaya gelince öyle olmuyor. Televizyon dizisinde sadece para kazanmak için rol aldıklarını söylüyorlar ama Yavuz Bingöl'de de Okan Bayülgen'de de bunun böyle olmadığını gördüm.

* İkisine de "Tamam" mı dediniz?
Yavuz ile sözleşmem var, ayrıca benim çok emek verdiğim bir oyuncudur. Kariyerine katkım vardır. 'Üç Maymun'un çekimleri öncesinde Nuri Bilge Ceylan'a Yavuz'u ben önerdim. Buna rağmen böyle bir olay yaşadık. Bozcaada'ya geldik, çekimlerin sekizinci günüydü ve konsantre olamıyordu. Ben de kendi kendime 'bu böyle olmayacak' dedim. Bu işe yüreğini koyacak herhangi biriyle çalışsam çok daha iyi olacağı belliydi. "Beni azat et" dedi. Ne yapabilirim? Ettim! Oysa Yavuz, 'O Şimdi Mahkum' ve 'Üç Maymun'dan sonra 'Sıcak'daki 'Niko' karakteriyle oyunculuğunu pekiştireceği bir döneme girecekti. Ne yazık ki ıskaladı ve televizyonu tercih etti.

* Erkan Petekkaya'nın ayrılışından sonra 'Yusuf' için Okan Bayülgen ile anlaşmıştınız. Ne var ki Bayülgen de ayrıldı. Neden?
Okan, 'Sıcak'ın hikayesini de 'Yusuf'u da çok sevdi. El sıkışıp senaryo okuma çalışmalarına başladık. Çekimlere yine birkaç gün kala Okan'ın asistanı arayıp, "Okan Bayülgen, yeni televizyon programına yeterince konsantre olamıyor. Sizden kendisini bağışlamanızı diliyor" dedi. Haydi bakalım buradan yak! Beni asistanının değil, Okan'ın aramasını isterdim. Oyuncularının son anda kadrodan ayrılmaları bir yönetmenin başına gelebilecek en kötü olaydır. Soğukkanlılığımı koruyarak birkaç gün içinde yeni oyuncular buldum ve çekimlere başladım.

FİLMDEN TATMİN OLDUM

* Kadronun bu kadar değişmesine rağmen çektiğiniz filmden tatmin oldunuz mu?
Elbette. Hazım Körmükçü 'Yusuf' ile gerçekten iyi bir performans çıkardı. Cem Özer de 'Niko' ile. Benim sıkıntım kadronun değişmesiyle filmimden istediğim sonucu alamama riski değil, oyuncuların anlaştıktan sonra ayrılmalarıydı.

* Siz 'popüler film' ile 'sanat filmi' arasında kalmış yönetmen olarak yorumlanıyorsunuz. Gerçekten de arada mı kalıyorsunuz?
Sinemada bu anlamda birçok zorluk yaşadım ama sonra bu zorlukları aştım. Ben, televizyonda başarılı olmuş bir yapımcıyım. Birçok ilke imza attım. Bu nedenle 'para kazanmayı asla gözardı etmeyecek bir Abdullah Oğuz' imajı oluştu. Ben aynı zamanda yönetmenim. Sinema başka bir şeydir. Sinemada benim ana hedefim, anlatmak istediklerimi aktarmak. Elbette sinema bir ticari mecradır ama ben hiçbir filmimi ticari kaygılarla çekmedim. Bundan sonra da çekmeyeceğim.

SAYGININ PEŞİNDEYİM

* 'O Şimdi Mahkum' ile Altın Portakal'a katılmanız oldukça şaşırtıcı olmuştu. Sanat filmlerinin yarıştığı bir festivalde homurdanmalar çıkmıştı...
Türkiye standartlarında benim sinemamda prodüksiyon kalitesi açık açık görülür. Hem yönetmen hem de yapımcı olmak zordur. Ben yine de bütün özgürlüğümü yönetmenlik tarafıma kullanıyorum. Filmime dört kategoride ödül verdiler. 'En İyi Film' de ise aday bile göstermediler. En İyi Yönetmen'e aday göstermiyorsun; bari 'En İyi Film'e aday göster. Benim filmlerim 'En İyi Yönetmen' ile 'En İyi Film'e aday gösterilmeyi hak etmiyor mu? Elbette hak ediyor ama göstermezler. Çünkü bu iki kategoride ödül parası almam istenmiyor. Demek ki burada bir şey var diyordum.

* Ne vardır diyorsunuz?
Çünkü kafalarda "Abdullah Oğuz'un paraya gereksinimi yok. Onun çok parası var. Biz paraya gereksinimi olan birine verelim" düşüncesi var. Benim ödül parasına gereksinimim olmamasının düşünülmesiyle ben hak ettiğim halde 'En İyi Yönetmen', 'En İyi Film' ödülü alamayacak mıyım? Bu bir büyük haksızlık değil mi?

* Paraya gereksiniminiz var mı?
Evet, var. Çünkü ben o ödül paralarını yine sinemaya yatıracağım. Ben 'Mutluluk'u çekerken, ilgilenemediğim için üç tane televizyon programım sona erdi. Milyon dolarlar kaybettim. Ben sinema için milyon dolarları kaybederken diğer yandan bana paraya gereksinimim olmadığı düşüncesiyle birkaç on bin dolarlık maddi karşılığı olan ödüller verilmiyor. Peşinde olduğum para değil; hak ettiğim saygı.
Haberin fotoğrafları