kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
15 Ekim 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ERGUN BABAHAN

Pamuk'u kurtarıp Dink'e boş vermek

Zanlılar ve maktüllerin kimliği belli ki polisimiz açısından önemli.
Zanlı Ergenekon çetesi olmakla suçlanıyor. Telefonları dinleniyor ve Orhan Pamuk'a suikast girişiminde bulunulacağı ortaya çıkarılıyor.
Bu telefon Orhan Pamuk'a bizzat dinletiliyor bile.
Başarılı bir istihbarat çalışması sonucu Nobel ödüllü yazarın yaşamına yönelik bir tehdit bertaraf ediliyor.
Ama aynı polis Hrant Dink suikastını engelleme konusunda parmağını bile kımıldatmıyor.
Eldeki onca istihbarat raporu ve ihbara rağmen, bütün Trabzon böyle bir cinayetin işleneceğinden haberdarken üstelik.
Bu olayın boyutu cezaevinde işkenceyle adam öldürmekten farklı değildir.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Engin Ceber'in dövülerek öldürülmesi olayıyla ilgili çok doğru bir tavır takındı ve sorumluları derhal açığa aldı.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay'dan da benzer bir tavrı beklemek hakkımız çünkü Ceber sadece cezaevinde dövülmedi.
Gözaltına alındığı andan itibaren her aşamada gerek polis aracında, gerek karakolda dövüldüğü iddiaları gündemde.
Hrant Dink olayında sorumluların yargılanması sağlanamadı.
Türkiye'de kamu görevlilerine sağlanan "dokunulmazlık" sistemi, bunu engelledi.
Engin Ceber olayının polis ayağı eksik kalmamalı.
Çünkü Türkiye'de karakolda kötü muamele iddiaları her geçen artıyor.
Sadece cezaevleri bağlamında ele alınacak bir olay değil.
Mehmet Ali Şahin'in tutumu doğrudur ama iktidar açısından eksiktir.
Genç bir insan devletin gözetimi altındayken kamu görevlilerinin kötü muamelesi sonucu yaşamını yitirmişse, olayda sorumluluğu olan tüm kesimlerin yargı önünde hesap vermesi gerekir.
Hrant Dink'in öldürülmesi olayındaki bilgiler "hayati öneme" sahip diye gizlilik isteniyor.
Oysa o dava gereken yapılmadığı için hayatını kaybeden bir yurttaşımızla ilgili.
Türkiye'de herkesin bu cinayetle ilgili gerçeği öğrenmeye, gerçek sorumlulardan hesap sorulmasını istemeye hakkı var.
Hukukun kuşatma altına alınmaya çalışıldığı böyle bir dönemde, hiçbir kamu görevlisi "Bana bir şey olmaz" deme hakkına sahip olmamalıdır.
Başta da dediğim gibi, Şahin'in özrü tarihi bir öneme sahiptir ama yeterli değildir.