kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
13 Ekim 2008, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Dedikoducu Kızlar" ın müptelası olduk

Giriş Saati : 13.10.2008 08:08
Güncelleme : 13.10.2008 23:20
Yeni Haber
'Hakkında konuşulmuyorsa hiç kimsesin.' Gossip Girl'ün sloganı bu. Adı üstünde, izleyene bol dedikodu, bol entrika sunuyor. Ve New York'ta geçen bu fırtınalı hayatlar, birçoklarında bağımlılık yaratmış durumda.. ..
Bir zamanlar Beverly Hills vardı. Brenda ve Luke'la yatılıp kalkılırdı. Yeni nesil için The O.C., bu boşluğu doldurdu. CNBC-e, ABD'yi kasıp kavuran Gossip Girl'i yayınlamaya başlayınca, kimileri bir gençlik dizisine daha ihtiyaç olmadığını, kimsenin bir grup şımarık, zengin çocuğunun hayatını merak etmeyeceğini savundu. Ve yanıldı! Şimdi, herkes bu 'dedikoducu kız'ın anlattıklarını takip ediyor, soluk soluğa...

KREDİ KARTI LİMİTİ DE NEDİR?

Kendisi de, zengin bir aileden gelen Cecily Von Ziegesar'ın, biraz da hayatından esinlenerek yazdığı kitap, Josh Schwartz tarafından dizi haline getirilmiş. 'Hakkında konuşulmuyorsa hiç kimsesin.' Slogan bu. İsmi bilinmeyen bir kız, hazırladığı blogda, Manhattan'ın Upper East Side bölgesinde, yani kaymak tabakada yaşayan ve 'kredi kartı limiti'nin ne anlama geldiğini bile bilmeyen zengin gençlerin hayatını anlatıyor. Kızı hiç görmüyorsunuz, Kristen Bell'in sesinden dinliyorsunuz. Dizinin New York'ta geçmesi, bir başka cazibe unsuru. Aynı Sex and The City'de olduğu gibi, karakterlerin gittiği mekanlar hemen popüler oluyor. Ayrıca bir de moda meselesi var. Burberry, Miu Miu, Prada, Tory Burch, Jimmy Choo marka elbiseler, ayakkabılar, aksesuvarlarla; oyuncuların hepsi birer ikon haline gelmiş durumda.

MADALYONUN İKİ FARKLI YÜZÜ

Dizinin formülü, televizyonculuk açısından kusursuz: Harika karakterler, muhteşem kıyafetler, güzel yerler ve hayatları altüst olmuş zengin insanlar... Ama bir de madalyonun öteki yüzü var. Yapımcı Stephanie Savage, "Gençleri, hayatlarını negatif etkileyecek şeylere özendirmemeye dikkat ediyoruz" dese de; dizinin yaşı 20'yi geçmeyen karakterleri, hiç de 'rol model' oluşturmuyorlar.

BABANIN SEVGİLİSİ ERKEKSE!

Mesela, dizinin ilk bölümü, 'Blair'in Central Park'ta sinirden köpürdüğü sahneyle başlıyor. Çünkü babası, onunla buluşmaya gelirken, 'genç erkek arkadaşını' da yanında getirmiş. 'Serena', kankası 'Blair'in sevgilisiyle beraber olmuş. 'Nate' kokain kullanan babasını ihbar etmiş. 'Chuck', ailesinin sahip olduğu beş yıldızlı otelde, her gece başka kadınla birlikte oluyor. Bu tarz 'çarpık' ilişkiler, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı sık sık işlendiği için, ABD'deki liselerde, gençlere diziyi izlememelerinin öğütlendiği de söyleniyor. Ancak bu öğütler pek de işe yaramıyor tabii ki... Çünkü ne olursa olsun 'dedikodu' çok zevkli. Yapması da, seyretmesi de! Meraklıları, her salı, saat 21.00'de ekran karşısına geçip tadına varabilir.

GÜNAYDIN