kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
12 Ekim 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Kuzey Irak politikaları

Türkiye'nin PKK ile mücadelesinde Kuzey Irak'taki yönetim sorunun mu, yoksa çözümün bir parçası? Yanıtı biraz karışık.
Ankara, ABD'nin Irak'a girdiği 2003'ten Dağlıca baskınının yapıldığı 2007 Ekim'ine kadar Barzani'yi muhatap almadı. Kuzey Irak'a mesaj göndermek gerektiğinde ABD'nin aracılığına başvurdu.
Dağlıca baskını dönüm noktası oldu. Ankara, Kuzey Irak'ı açıkça PKK sorununun parçası ilan etti ve çok yönlü politika geliştirdi: Bağdat'taki Kürt politikacılarla üst düzeyde; Erbil'deki Barzani yönetimiyle alt düzeyde temas kurmak. Bu çerçevede Dışişleri Bakanı Ali Babacan gitti Bağdat'a, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari'ye Barzani'ye iletilmek üzere talep listesi verdi: 1-PKK'nın Kuzey Irak'ı üs olarak kullanmasına son verilmesi, kamplarının kapatılması. 2-PKK'nın hareket ve eylem kabiliyetinin daraltılması, lojistik desteğinin kesilmesi. 3-PKK'nın lider kadrosunun yakalanıp Türkiye'ye teslim edilmesi.

Ankara'nın talepleri ne oldu?
Ültimatomun üstünden bir yıl geçti ama taleplerin hemen hiçbiri yerine getirilmedi:
PKK'nın lider kadrosunun yakalanıp teslim edilmesi mi? Talabani ve Barzani "Asla" diye yanıtladılar.
PKK'nın kamplarının kapatılması mı? Kürt liderler "Elimizden geleni yapıyoruz" dediler ama Aktütün'de görüldüğü gibi PKK'nın Kuzey Irak'taki üslerinden saldırmalarını önlemek ellerinden gelmedi.
PKK'nın lojistik desteğinin kesilmesi mi? Yanıtı Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Hasan Iğsız versin: "Irak'ın kuzeyindeki yönetimden hiçbir destek almıyoruz. Hatta oradaki altyapı imkânlarının terör örgütü mensuplarınca kullanıldığını biliyoruz."
Türkiye buna rağmen kanalları kapatmadı: Cumhurbaşkanı Gül geçen 7-8 Mart'ta Talabani'yi Ankara'da ağırladı. Başbakan Erdoğan 10 Temmuz'da Bağdat'ta Talabani'yle görüştü. Üç hafta önce Gül, New York'ta Talabani'yle buluştu.
Aktütün saldırısı işte bu konjonktürde meydana geldi. Baskını izleyen trajik günlerdeki duygu yoğunluğu yerini yavaş yavaş sağduyuya bırakınca Ankara paradigma değiştirmeyi düşünmeye başladı. Hiç kuşkusuz istihbarat raporlarının, ortak aklın ve yoğun diplomatik temasların da etkisiyle.
Bu yeni paradigma Kuzey Irak'ı PKK'yla mücadelede sorunun değil çözümün parçası yapmayı öngörüyor. Anlaşılan Kuzey Irak'a yaklaşım iki eksene oturtulacak. Bir yandan temasların düzeyi yükseltilecek. Bu da Kuzey Irak Başbakanı Necirvan Barzani'yle doğrudan görüşmeyle başlayacak. Diğer yandan ise Terörle Mücadele Koordinatörlüğü canlandırılacak. Ama bu kez dörtlü: Türkiye, ABD, Irak hükümeti ve Kuzey Irak yönetimi temsilcilerinden oluşacak.
Ankara'nın tutumundaki bu değişimin Barzani için şans olacağı kesin. Ancak Türkiye'nin bu kez Bağdat'taki Nuri El Maliki hükümetinin şimşeklerini üstüne çekmesi riski bulunuyor. Neden? Onu da yarın yanıtlamaya çalışalım...