kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
12 Ekim 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ERGUN BABAHAN

Polise hem alkış hem de kınama

Polislik zor ve çile dolu bir meslek. Özellikle büyük kentlerde görev yapıyorsanız... Tatili, gecesi gündüzü olmayan, geliri düşük, sinir bozma katsayısı ise çok yüksek bir iş.
Üstelik sürekli eleştiri tahtasındasınız.
Hukukun dışına çıkanları hukuk içinde kalarak caydırmak, caydıramıyorsanız eylem öncesi veya sonrası yakalamak görevleri var.
İstanbul'da genelde bu işi başarıyla yapıyorlar.
Son örneğini dün gördük.
İstanbul'u Güngören'deki gibi kana bulamak isteyen iki terör örgütü mensubu kullanıma hazır 9 kilogram patlayıcıyla yakalandı.
Polis, bu operasyonu mevcut yasalar ve yetkiler çerçevesinde gerçekleştirdi.
O nedenle, yasaların ellerini kollarını bağladığını ileri sürenleri biraz kuşkuyla dinlemekte yarar var.
İstanbul polisi samanlıkta iğne arar gibi çalışmış ve bu mega kenti kana bulamaya çalışan iki kadını yakalamıştır.
Bu,
dünya çapında bir başarıdır.
Aktütün ve Diyarbakır saldırılarından sonra İstanbul'da patlayacak bir bomba, moralleri iyice bozacak, şiddet yanlılarının elini güçlendirecekti. Bu başarı sadece moral değil, demokrasimizin ve hukuk sistemimizin sağlıklı işlemesi açısından da çok iyi olmuştur.
Aksi halde bugün bütün gazetelerde öfke seli haberler ve yazılar okuyacaktınız.
Bu İstanbul polisinin bir yüzü. Bir diğeri ise Engin Ceber'in ölümüyle ilgili.
Asayiş Şube tarafından gözaltına alındıktan sonra demir çubuklarla dövüldüğü için hayatını kaybeden Engin Ceber...
Polisin kendisini hem asayiş görevlisi, hem de infazcı olarak görmesinin çarpıcı bir örneği.
Avrupa Birliği sürecinin soğumasıyla birlikte sayıları giderek artan işkence ve kötü muamele örnekleri zincirinin son halkası.
Üstelik tanık ifadelerine göre, şiddet uygulaması sadece polisle sınırlı kalmıyor.
Gözaltına alındığı polis aracından başlayıp Metris Cezaevi'ne giden uzun bir yolda genç adam, her aşamada acımasızca dayak yemiş.
Dayak aracı olarak yumruk ve tekmenin yanı sıra tahta cop, tahta sopa gibi araçlar var.
Avukatların iddiasına göre, muhtemel zanlılar arasında gözaltına alan polisler, Asayiş Şube görevlileri, Metris'te görevli infaz memurları ve jandarmalar var.
Yani güvenlik güçlerinin her kesimine sirayet etmiş şiddet olgusu tüm çıplaklığıyla gözler önünde.
Türkiye'nin atmosferi kirleniyor. Hukuk düzenini geriye döndürmek isteyenlerce, işkence ve kötü muameleyi yeniden canlandıranlarca kirletiliyor.
Bu olayın sorumluları bulunup yargı önüne çıkarılmazsa, AB nutuklarınızın hiçbir inandırıcılığı kalmaz.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bu genç adama adalet borcu vardır.
Ödenmesi gerekir.