kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
10 Ekim 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ŞEREF OĞUZ
ÖNERİ-YORUM

İşçi çıkartarak krizden çıkılmaz

Küresel kriz henüz Türkiye'ye gelmedi ama...
Etkilerini çalışanlar şimdiden hissetmeye başladı bile.
Pek çok insan, "kriz yüzünden ya işimi kaybedersem?" kaygısında.
Bunda da haksız değiller hani.
Zira her krizde akıllı(!) patronların aklına gelen ilk şey, "çalışanlarından kurtulmak" oluyor.
2001'de benzer süreç yaşamıştık. Finanstan başlayan ve nakit akışıyla doruğa çıkan krizde patronların çoğu, "tasarruf tedbiri" diye çalışanlarında tensikat yaptı.
Az sayıdaki patron ise "en değerli varlığım" diye tanımladığı çalışanlarına farklı davrandı. Entelektüel sermayesi olan çalışanıyla oturup anlaştı. Kimi maaşsız çalışmayı kabul etti. Kimi yarı maaşına. Kimi de şirketine ortak edildi. Kriz geçip işler düzelmeye başladığında işçisinden kurtulanların "geçici" krizi "kalıcı" hale geldi.
Fakat çalışanına "en değerli varlığı" gözüyle bakanlar, kriz sonrasında katlanarak büyüdü.
Çok net hatırladığım bir fotoğraf var. Kentin birinde "krizden çıkma sürecini" tartışacağımız bir toplantıya gitmiştim. Salon, kriz yüzünden zordaki sanayicilerle doluydu. Çoğu da çalışanlarını zaten kapıya koyanlardı.
Toplantı mekanı otoparkında yüzden fazla lüks araba, patronlarını bekliyordu. Oradakilerin hiçbirinin aklına, pahalı arabalarını satıp çalışanına ücret ödemek gelmemişti. Oysa ürettikleri mal ve hizmetleri satacakları insanları, kendi elleriyle sistemin dışına çıkarmışlardı.
İşler yolunda iken "insan kaynakları" diye fiyakalı bölümler kuran ve çalışan sadakati programları geliştiren patronların "kara günde" tedbir adına ilk olarak çalışanından kurtulmayı düşünmesi, ahmakça olduğu kadar zarar verici bir süreç aslında.
Mevcut çalışanı, süreç boyunca edindiği tüm beceri ve bilgileriyle kapıya koyanlar, kriz sonrasında bu profilde yeni bir çalışan oluşturmak için 13 kat civarında maliyet ödeyebiliyor.
Belli ki ekonomik kış, sanılandan daha uzun sürecek. Patronlar, tedbir adına çalışanlarından kurtulmak yerine, daralan ekonomide çalışanını elde tutmanın tedbirlerini "şimdiden" geliştirmek zorundadır.
Bu, yalnızca "emeğe saygı"nın gereği değil fakat aynı zamanda işletmenin kriz sonrasındaki sürdürülebilirliğidir.
Patronlar; kriz gelecek diye işçilerinizi atmayın. İnanın kriz sonrası varlığınız, onların varlığına bağlı olacak.