İstanbul bitmeyen onarımların, Batı deyimiyle restorasyonların şehri oldu. Bir yandan Vakıflar'ın bitmeyen cami restorasyonları: Dolmabahçe, Süleymaniye veya Mihrimah camileri... Öte yandan Ayasofya'nın bir türlü kaldırılamayan tahta iskeleleri... Ayrıca belediyenin diyelim ki Tophane'de, Tophane-i Amire binasının eteğindeki o korkunç beton dükkânları kaldırma girişimi. Ki bir dükkâna gelip takılmış gözüküyor. Ama dükkânın adına bakınız: Sarsılmaz! Eee, nasıl yıkacaksın ki? Ama en acıklısı, özel sektörün yüklendiği, kocaman panolarla adının bedava reklamını da yaptığı onarımlar. En görkemlisi, Eminönü Yeni Cami'nin Sultan Mahfili denen binasının İstanbul Ticaret Odası tarafından yapılan onarımı. Yıllardır sürüyor, ama içeride çalışılmıyor bile... Ya da Kabataş'ta iskelenin yanı başındaki güzel çeşmenin 'Saka Su' diye adını koskocaman yazmış şirket tarafından onarımı. Ki bu, diğerlerine kıyasla fındıkfıstık, küçük bir iş. Peki ama niye bitmiyor bunlar? Aklıma kötü şeyler geliyor. Acaba bunlar ve benzerleri, kentin göbeğindeki bu reklamlarını daha çok sürdürebilmek için mi işleri bu kadar ağırdan alıyorlar? Bu işlerde verilmiş bir bitiş tarihi garantisi yok mudur? Bir açıklama gelirse kullanmaya hazırım.
Bugünkü Tüm Yazıları
Bu onarımlar ne zaman bitecek?
Yayın tarihi: 10 Ekim 2008, Cuma
Web adresi: http://www.sabah.com.tr/2008/10/10/cm/haber,F6DAFBA1CE8A4E7C9A29D9F228480EB6.html
Tüm hakları saklıdır.