kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
10 Ekim 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
Cuma Sabah  
ATİLLA DORSAY

Hareketli günler, üst üste binen olaylar

Ekim ayı, oldukça yoğun geçecek. Altın Portakal Film Festivali, Filmekimi, Akbank Caz Festivali ve Frankfurt Kitap Fuarı... Peki bu kadar etkinliğin aynı zamana denk gelmemesi için bir şeyler yapılamaz mıydı?.
Benim için hareketli günler geliyor. Aslında sanatgösteri mevsimi başladığından dolayı, tüm sanatseverler için. Ve de şu günlerde tüm sinemaseverler için... Öncelikle, Antalya Festivali başlıyor. TÜRSAK ve yetenekli başkanı Engin Yiğitgil, Antalya Belediyesi'yle anlaşmaları çerçevesinde son kez tüm sorumluluğunu yüklendikleri bu festivale bu yıl iyice asıldılar. Sanki bu işi ne kadar iyi yaptıklarını kanıtlarcasına... Ve bundan sonra da yapmak konusundaki iradelerini somutlarcasına... Gazetelerde her gün, festivale yeni katılacak ünlülerin listesi yayınlanıyor. Bakalım festival bu kadar ünlünün ağırlığını kaldırabilecek mi? Antalya onları ağırlamayı becerir de, basınımız ve medyamız bunca şöhreti duyurmayı, tanıtmayı, onlarla uluslararası festivaller düzeyinde ilişki kurmayı başarabilecek mi? Bu yıl, Antalya organizatörleri kadar medyamız için de bir sınav yılı olacak. Evet, hepimiz, yani tüm sinemacılar ve sinema basını bugün artık Antalya'dayız. Ben dün geldim, ama ne yazık ki şölen tam başlarken gideceğim. Pazartesi İstanbul, çarşamba ise Almanya, Frankfurt. Çünkü 16 Ekim Perşembe, kitap fuarı çerçevesinde yapılan 300 kadar Türk etkinliğinden biri olan 'Türk Edebiyatı ve Türk Sineması' paneline katılıp bir bildiri sunacağım. Feride Çiçekoğlu, Rekin Teksoy ve Mesut Uçakan'la birlikte... Gitmişken de birkaç gün kalacağım. Böylece Antalya'nın büyük bölümünü, tüm o ünlüleri ve de bu yıl çok kaliteli filmler arasında geçecek olan heyecan verici yarışı kaçırmış olacağım. Peki ama, niye böyle oluyor? Çünkü aynı hafta İstanbul'da da iki görkemli etkinlik var: Filmekimi ve Akbank Caz Festivali. Bunlar da izlemek için can attığımız olaylar. Niçin hepsi de ekimin aynı haftasına denk geldi? Frankfurt olayı yıllardır biliniyordu. Filmekimi'nin tarihi de değişmiyor. En azından diğerleri küçük bir çaba gösteremez miydi? Neyse, ben yine de Antalya jürisinde olmadığıma memnunum. Bu yıl Türk filmleri öylesine iyi ki ve seçmek o kadar zor olacak ki... Jüriye Allah kolaylık versin...