kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
7 Ekim 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Yeni düzen, yeni sistem

Küresel finans sisteminin belki de kaderini belirleyecek olan "En uzun hafta" iyi başlamadı.
ABD Kongresi'nden geçen 850 milyar dolarlık kurtarma paketinin krize çözüm olacağına en azından ilk sonuçlarını görünceye kadar inanmayan yatırımcıların tetiklediği panik havası tüm borsaları çökertti.
Daha kötüsü, panik hükümetlere de sıçramaya başladı. Kimi (Almanya, Fransa) can havliyle bankalarını -gerekirse devletleştirerek- kurtarmaya çalışıyor, kimi (Almanya, Avusturya, İsveç, Danimarka, İngiltere) mevduata devlet güvencesinde limiti yükseltiyor ya da tümüyle kaldırıyor.
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz dün bu tabloyu "Sistemin bu sorunu halledemeyeceği ortaya çıktı" diye değerlendirdi. Anlamı: Sorun bankaların batık kredileri, çürük aktifleri, sanal banknot matbaasına dönüşen türev kâğıtlar değil; dünya finans sisteminin kendisi.
Böylece, "Yeni bir sistem" ve "Yeni bir düzen" isteyenler kervanına Yılmaz da katılmış oldu.

Bretton Woods'u güncellemek
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünyanın siyasal düzenini koruma görevi 26 Haziran 1945'te San Francisco bildirisiyle kurulan Birleşmiş Milletler'e, ekonomik düzeninin jandarmalığı ise 22 Temmuz 1944'te imzalanan Bretton Woods Anlaşmaları'na verildi. Bu anlaşmalarla iki örgüt oluşturuldu: İkinci Dünya Savaşı'nın yıkımını ortadan kaldırmak, yeniden inşa ve kalkınma çabalarını desteklemek için Dünya Bankası ve ekonomik düzende sarsıntıları önlemek, darboğaza giren devletlere kaynak sağlamak için de Uluslararası Para Fonu (IMF).
64 yıl sonra bugün bu iki kurum da işlevini büyük ölçüde yitirdi. Dünya Bankası yoksul ülkelerde sağlık, eğitim programlarına sağladığı destekle varlığını sürdürmeye çalışıyor. IMF'nin ise hemen hiç müşterisi kalmadı. Çünkü ekonominin yerini finans, devletin yerini çokuluslu gruplar ve bankalar aldı. Bir başka deyişle, finansal sistem denetimden çıktı. IMF de bu sorunlara çözüm üretemiyor. O yüzden hemen hiçbir devlet ondan reçete istemiyor.
İşte bu nedenle sosyal demokrat çizgideki bazı iktisatçılar ve siyasilerin birkaç yıldır seslendirdikleri bir öneriye destek şimdilerde çığ gibi artmaya başladı: "Küresel finans sistemini kurallara bağlayacak yeni bir Bretton-Woods Anlaşması yapmak gerekiyor."
Bu görüşü uluslararası platformlara ilk taşıyan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy oldu: İki hafta önce BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, "Dünyanın yeni bir uluslararası finans örgütüne ihtiyacı olduğunu" söyledi. Geçen hafta sonunda Almanya, İngiltere ve İtalya liderleriyle Paris'te düzenlediği zirvede, bu görüşlerine biraz açıklık getirdi: "G-8 grubu Çin, Hindistan, Brezilya gibi yeni güçleri de davet ederek bir uluslararası finansal yapının temellerini atmalı. Spekülatörlerin değil girişimcilerin kapitalizmini yaratmalı."
İtalya Ekonomi Bakanı Giulio Tremonti de yıl başında G-8 dönem başkanlığını üstlendiklerinde "Yeni bir Bretton Woods konferansı" önereceklerini bildirdi, gerekçesini şöyle açıkladı: "Bu kriz küreselleşmenin borçla finanse edilmesi çılgınlığının sonucu ortaya çıktı. Çin üretimini, ABD alımlarını hep borçla finanse etti. Kuralsız, çalışmadan üretilebileceği fikrinin egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Hükümetlerin sözünün geçeceği kurallar getirmek zorundayız."
Ve nihayet dün İngiliz gazeteleri de, "Yeni bir Bretton-Woods"tan söz etmeye başladılar.

IMF'ye yeni rol biçiliyor

Yeni düzende IMF'nin rolünün de değiştirilmesi, bankaların sorumluluğunu üstlenmesi planlanıyor. Buna göre, IMF devletlere yaptığı uygulamayı, bankalara yönlendirecek: Bir kurtarma fonu oluşturacak ve sıkışan finans kurumlarına "Reçete karşılığı kaynak" verecek.
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz dün IMF ile ilişkilerdeki belirsizliğin ortadan kaldırılması çağrısı yaptı, "Şu an için krediye ihtiyacımız yok ama mutlaka bir çıpaya ihtiyaç var" dedi.
Haklı. Türkiye kararını bir an önce vermeli. Hem ekonominin esenliği, hem de IMF'nin "Ben artık özel finans sektöründen sorumluyum" diyerek kepenk indirmeden önce çıpasını, yani desteğini alabilmek için...